Yüzyılın ilk Yıllarında Avrupa’da ve Türkler’de Moda
Edward dönemi ile başlayan ve iki dünya savaşı dönemini kapsayan 1900 ve 1939 yılları arası, sansasyonel bir değişim dönemidir. Bu dönemde gelenekler sarsıldı; sınıf engelleri ortadan kaldırıldı. Sanat, edebiyat ve müzikte heyecan verici yeni stiller doğdu. Moda, beşeri faaliyetleri gösteren bir alan olarak bu değişiklikleri en iyi şekilde yansıtmaktadır. 1900’lerin başlarında elektrik ışığı, telefon, sinema motorlu araçlar gerçeğin birer parçası idi. ve 1903te Wright kardeşlerin uçuşları başarılı olmuş ve havadan seyahatlerin de mümkün olabileceğini göstermiştir. Sosyal değişim için verilen sürekli mücadelede, kadınlar oy haklarını kazanmak için hapsedilmeye bile razı idiler.
Moda önderi olan kadınların gardroplarına bakıldığında, paltolar, pardesüler, bluzlar, kürkler, tüylü şapkalar, eldivenler, yelpazeler, sabah için sokak giyimleri, öğleden sonra ziyaretleri için, araba ya da atlı araba seyahatleri için giysiler, akşam yemeği için; öğleden sonra ya da akşam resepsiyonları için kıyafetler, opera ve baleler için kıyafetler ve hatta avlanma, yelkenli ile denize açılmak için bile kıyafetler görmek mümkündür. Bu durum nedeniyle kişisel hizmetçi ve yardımcıya ihtiyaçları oldu. Bu kıyafetlerin giydirilmesi, çıkarılması, bakılması ile ilgilenmek çok vakit alıcıdır.
Modanın özü bu dönemin en büyük Fransız Haute Coutu-re’cusu Paul Pairet tarafından açıkça sunulmuştur. Doucel ve Worih ile yaptığı çalışmalardan sonra kendi moda evini 1903’te açmış ve devrimsel stilini üretmiştir. Yanında Erte ve Duiy gibi büyük modacılar yetiştirmiştir. Moda, Avrupa’dan başlayarak dünyaya yayılmaya heyecan vermeye, tutku haline gelmeye başlamıştır. İngiltere veliahdının dalgınlıkla paçaları kıvrık olarak halkın önüne çıkması duble paça modasını getirmiş, o zamana kadar boru gibi olan pantolonlar artık ütü izi yaparak kullanılmıştır.
Hemen birkaç ay içinde Türkler’de bu keskin ütü izi modasına ayak uydurmuş, 1909’da Türk kadınları çarşaflarını her renk yapmaya başlamışlardır. Türklerde, 1909- 1918 arası bir sokak kıyafeti bocalaması devridir. Modaya uyan yüksek tabaka içinde çarşafın terk edilmesi 1918 yılında olmuştur. O arada mantoya gittikçe benzeyen çarşaflar giyiliyordu. 1918’de İstanbul’a dolan Romanof Rusları şapkasızlıktan başlarına tül sarmaya başlayınca bu, İstanbul kadınının imdadına yetişmiştir. Rus başı denen moda çabukça yayılarak, artık her türlü elbise ile başlarına böyle bir eşarp sararak sokağa çıkmak moda olmuştur. Cumhuriyet devri, İstanbul kadınını şapka giymeye çoktan hazır bulmuştu
20 Yüzyılda Kadın Giyimi
Elbiseler basene daha çok oturuyordu. Onun için içine de daha az ve ince iç çamaşır giyilmeye başlandı. Kadınları elbiselerinin içine giydikleri, onları alabildiğine sıkan korseden vazgeçiren sanatçı Poiret’dır. Bu yüzyılın başlarında korseler ve büstiyerler iyice küçüldü. Kadınlardaki kum saati figürü artık rağbet görmemeye ve kadınlar ince görünüme önem vermeye başladılar. Kadınlar vücut ölçülerini koruyabilmek için fiziksel egzersizler yapıyorlardı. Jartiyer kullanılıyordu. Korse satışları üçte iki oranında düşmüştü.
1906-1907’lerde etekler daraldı, bel hattı yükseldi. Etek boyları artık daha kısaydı. Pairet’le tunikler moda oldu. Bu tuniklerin yakaları kare, V şeklinde ya da yuvarlak bir şekildedir. Bir giyim sanatı okulu açan Pairet, moda sovları hazırlıyor ve ilk defa canlı mankenler kullanıyordu. 1907-1908’e kadar elbiseler genelde iki parça halinde çalışılıyordu. Yakalar yüksekti. Kollar tellerle dik tutuluyordu. Çok uzun ve dar olan kollarda daha sonra bir bollanma ve bileğinde manşet görülmeye başlandı. 1906’nın başlarında Pairet’in elbiseleri sade idi. Yüksek bel, hatlı, dar düz elbiseleri sansasyon yaratmıştı. 1910’larda gece elbiseleri tek parça halinde idi. 19l5’e kadar bunlar yerlere değerken daha sonraki dönemde bilek hizasına yükseltilmişti. 1915’ten sonra I. Dünya Savaşı’nın etkileri moda üstünde de görülmeye başlandı. Kadınlar üniforma tipi elbiseler giymeye başladılar.
20 Yüzyılda Erkek Giyimi
Pantolonları iyice daralmış, paçaları dubleli hale gelmiş, gece kıyafetlerinde ceketlerinin arkaları uzundur. Önleri kolalı gömlekler giyiyorlar, boyunlarında da papyon kravat takılıyordu. Erkek saçları iyice kısalmıştı ve geriye doğru biryantinli bir şekilde taranıyordu. Sadece yaşlı erkekler ve sanatçılar sakal, bazen de bıyık bırakıyorlardı. Bıyıklar diş fırçası gibi idi. Film yıldızı Ronald Colman ve Laurence Olivier’in bıyıkları bu tarzda idi. Çorapları koyu renkli ipek, pamuk veya yünden yapılıyordu. 1920’lerden sonra pantolonların boyu biraz kısalınca çoraplar görünmeye başladığı için çoraplara motifler, çizgiler kondu, çeşitli renkler kullanıldı. Bu dönemin en şık erkekleri Fezensac Kontu Robert de Montesquieu ve modacı Paul Pairet’tir. Kadın giyiminde bir imparator olarak anılan Poiret, kendi giyim tarzı ile de erkeklere bir moda önderi olmuştur.
1950’den Günümüze Kadar Moda
-
1950′lerde Hollywood modayı yeniden etkiledi. Sinema artisti Jane Russell,. Diana Dors, Jayne MansHeld ve bilhassa Audrey Hepburn birer moda öncüsü idiler. Bu yılların en büyük özelliği çok abartılı bir şekilde vatka kullanılmasıdır. Chrislian Dior, 1947-57 arasında her moda sayfasında parlıyordu. Paris yeni, parlak yetenekler üzerinde durmaya başladı. Balencıaga, Alix (Gres). GriiTe, Jacques Fath, Givenchy, Balmain, Cardin ve Nina Ricci zamanın genç, parlak ilgi çeken modacılarıydı. 1950’1i yıllarda naylon, orlon gibi sentetik kumaşlar, yünlü kumaşların yerini aldı. Etoller moda oldu. 1953-54 yıllarında giysilerin altına kat kat jüponlar giyildi. Bu akım 1950’li yılların sonuna kadar sürdü. Elbise modellerinde beller iyice sıkı idi, kalça belirgin hale geldi. 1956-57 yıllarında pantolonlar daraldı ve kısaldı. Baldır hizasında, dar, yanı yırtmaçlı pantolonlar moda oldu. Kadın ve erkek ayakkabıları çok sivri uçlu oldu. Kadın ayakkabılarının topukları son derece ince idi ve çelikten yapılmakta idi.
- Ellili yılların şık giyinen moda öncüsü erkekleri daha önceki yıllardaki gibi politikacılar, yazarlardan ziyade Cary Grant, Orsan Wells, Fred Astaire, David Niven gibi meşhur sinema sanatçıları idi.
- 1960′larda gençliğin yükselen sesi, yeni bir sanatın pop sanatının doğuşuna neden oldu. Yeni diskolar ve gençliğe hitab eden moda merkezleri açıldı. Bunların en büyüğü de Londra’nın Carnaby Caddesi’nde idi. Rock Around the Clock filmi Rock and Roll modasının başlamasına neden oldu. Elvis Presley bu akımın temsilcisi idi. Elvis Presley‘Ie hür giyim başladı. Artık çiçek desenli gömlekler, vücuda yapışan kotlar, sembol ya da sloganlarla süslenmiş kıyafetler giyilmeye başlandı.
- 1950′lerde kızların giydiği kat kat jüponlar artık gerilerde kalmıştı. Kızlar kalın şekilsiz süveterler, siyah, dize kadar çoraplar, dar etekler giymeye başladılar. Erkekler, kot pantolonlar giyip ayaklarına sandaletler takıp sakal bıraktılar. Saçlarını uzattılar. Kalın kumaşlardan kocaman paltolar giydiler. 1964’te Beatles’lerin, yakasız ceketleri moda oldu. 1960-1962 yıllarında çizme modası başladı.
- 1960 yılların sonlarında uzay giysisine benzeyen modeller vitrinleri süsledi. 1965’te el örgüsü dantel elbiseler piyasaya çıktı. Genç kızlar pamuklu perdeleri bile boyayarak elbise haline getirdiler. 1960’lı yıllarda Hippy modası yaygınlaştı. Genellikle toplum dışına itilmiş, sorunlu gençler, pasaklı bir giyim tarzı, uzun ve pis giysileri ile bu moda akımının temsilcileri oldular.
- 1966′da mini etek modası Mary Quant tarafından çıkarıldı. Bu moda gelenek ve göreneklerine bağlı çevrelerce önceleri çok tepki görmesine rağmen toplumca benimsendi.1960’da başlıyan mini etek modası 1966ta maksi etek modasına dönüştü.
- 1960′lann sonlan ve 1970 de twist dansı, Beatles. Rolling Stones gibi pop müziği toplulukları giyim biçimleri, saçları moda oldu. 1960’lann sonlarında bir başka akımla genç asi gençler saçlarını tamamen kazıtmaya başladılar.
- 1960-1970′Ierde erkeklerde evde pijama üstüne robdö-şambr giymek moda oldu. Erkek kravatları büyüdü ve daha cesur renklerde ve desenli olarak kullanılmaya başlandı. Artık hippilerin giydiği Beatles’lerin ceket, tipine Nehru ceket adı veriliyordu. Bu Hindistan’da yıllardan beri giyilen ve adını da Başbakan Nehru’dan almış olan bir giysi türü idi.
- 1966′da Pierre Cardin, Hindistan’ı ziyaret edip bu ceket türünü Avrupa’ya getirdi. Hippiler bu ceketi benimsedi ise de 1970’lerde popülerlikleri azaldı.
- 1964′te beyaz plastik su geçirmeyen botlar moda oldu. Modacı Courreges bunları benimsetmiştir. Botlar 1960’larda öyle moda oldu ki bazen mini eteklerle yaz giysileri ile de giyildiler. Boyları dizleri aştı.
-
1960′larda gece elbiseleri bile mini etekli idi. 1960’Iann sonlarında kırlarda, şehir dışında yaşama, ev ekmeği yeme ve doğasal tahta mobilyalar kullanma, sade hayat yaşama rüyası, Galler’den Londra’ya gelen modacı Laura Ashley’e ün kazandırdı. Oralarda giyilecek elbiseler çizdi.
- 1970′lerde mini-midi-maxi hepsi birlikte moda oldu. 1971’de büyük modacı Chanel’in ölümü, moda çevrelerini çok sarstı. Chanel çizgilerini onun ardından en iyi şekilde, Karl Lagerfeld yaşatmaya başladı.
- 1971′de bele kadar açılan yırtmaçlar ve adım attıkça içinden görünen mini şortlar moda oldu. O kış peluş adı verilen renk renk sentetik kürkler bulundu. Bu kürk taklitlerinden palto ve ceketler yapıldı.
- 1972′de kadın giysileri sert bir görünüm aldı. Paçaları kaim dubleli pantolonlar, yelekler ve ceketlerle erkeksi bir yapı kazandı.
- 1973′te çok yüksek tabanlı ayakkabılar hem kadınlarda hem de erkeklerde moda oldu. 1977’de kocaman bol giysilerin kolları çok düşük ya da raglan takılıyor, altlarına da rugan ve körüklü çizmeler giyiliyordu.
- 1970′lerin sonlarında vatka tekrar giysilerin omuzlarına yerleşti. Deri, süet ve güderi giysiler gözde hale geldi. Tişortların önlerine renkli baskılar uygulandı. 1980 yılı petrolün sebep olduğu ekonomik bunalımların yılıdır. Bu nedenle modacılarda mini eteğe bir dönüş gözlendi.
- 1980 kışı Avrupa’da soğuk bir kış olmuştu. Bol büyük kazaklar, kalın yün çoraplar ve triko modası yaygınlaştı. Etek boyları dizin hemen altında idi. Tüylü şapkalar moda oldu. Erkek giyiminde İngiliz stili görülmekteydi. Çizgiler klasikti. Kruvaze takımlar yumuşak ve rahattı. Giysilerde, Prens De Gall ve tüvit kumaşlar, kadife yakalar kullanılmakta, ayrıca deriden yapılan mont ve pantolonlar, altı kauçuk süet ayakkabılar giyilmekte idi. Genç kızlarda ve erkeklerde parkalar, anoraklar ve kapitone yelekler moda oldu. Kapitoneli su geçirmez anoraklar hem kentte hem dağda giyildi.
- 1983-84‘te etek boylan dizin altında idi, ama eteklerin arkasında oldukça uzun yırtmaçlar vardı. 1985’te tenis kıyafetlerini andırır kıyafetler, denizci kıyafetleri moda oldu.
- Kovboy çizmeleri kot pantolonların altına giyilmekte idi. Saçlarda bir perma modası başlamıştı. Uzun saçlar kıvır kıvırdı. Bu moda günümüzde yerini iri dalgalara bırakmıştır.
- 1986′dan itibaren etek boyları kısalmaya başladı.1991-1992’de 1970lerin mini eteği yine revaçtadır. Kışın yün çoraplarla giyilen minicik yünlü piyedepul şortlar ve çok mini etekler üstüne giyilen uzun kocaman paltolar daha çok gençlerce tercih edilmektedir. Orta yaş grubu bu konuda daha çekingen davranmaktadır. 1970’lerin mini etek giyen orta yaş grubu kadar cesaretli değildir.
- 196O’lı yıllardan kâh şekil değiştirerek, kâh azalıp çoğalarak günümüze kadar gelen uzun süreli moda blue jean idi. Önceleri markalar üzerinde çok durulmayan bu giysi, günümüzde bu konuda isim olmuş firmaların markalarını taşımadıkça gençlerce tercih edilmemektedir. Blue jean pantolonlar ve montlar gençlerce önceleri rahat olduğu için benimsendi ise de daha sonra nakışlarla, boncuklarla, dantellerle süslenerek kokteyl kıyafeti olarak bile giyilebilir hale geldi. Blue jeanın son yıllarda saltanatını azaltan bir giysi türü ise eşofmanlardır.
- 1980’ler, erkekler ve kadınlar arasındaki farkların iyice yok olmaya başladığı bir dönemdir. Genç profesyonellerin ‘Yuppie’ ismiyle anıldığı bu yıllarda kadınlar erkeklerin giydiği tarzda takım elbiseler giymeye başladılar. En meşhur “Yyuppie” ise hiç şüphesiz bir zamanlar dadılık yapmış olan Lady Diana Spencer’dı. Duran Duran, The Human League ve Spandau Ballet gibi pop grupları, kendilerine atfedilen ‘Yeni Romantikler’ isimleriyle ve desenli beyaz gömlekleri, brokar kuşakları, boyunlarına bağladıkları saten eşarpları ve farklı makyajlarıyla yepyeni bir akım başlatmışlardır. ‘Punk’ın yaratıcısı Vivienne Westwood da bu akımı takip etmiştir.
- 1981 yılında üç Japon tasarımcı, Issey Miyaki, Yohji Yamamoto ve Comme Des Garçons markasıyla Rei Kawakubo, Paris’te ilk kez koleksiyonlarını sundular. Üçü de aynı yaşlarda olduklarından savaştan sonra Japonya’daki köklü değişikliklerden çok fazla etkilenmişlerdir ve bu yüzden koleksiyonları Avrupa’daki tasarımcılardan çok farklıdır. Öncelikle hepsi siyah çalışmıştır. Siyah giyinmenin ‘Cool’ ve modern kabul edilmesi 1981 yılında bu şekilde gerçekleşmiştir. Bunun yanı sıra bir diğer yenilik de kıyafetlerin kesimleri ve kumaşlarıydı.
- 1980’lerin en önemli moda tasarımcılarından biri Gianni Versace’ydi. 1978 yılında Milano’da Via Della Spiga’da ilk butiğini açmıştır. Renkli tasarımları, pahalı kumaşları ve birçok kontrast materyali tek bir tasarımda kullanmasıyla 1980’lerde herkesin dikkatini çekti. Versace, sadece kadın, erkek, çocuk giyiminde değil aynı zamanda, aksesuar ve ev dekorasyonunda da çok önemli bir isim oldu.
- Versace gibi bir imparatorluk kuran bir başka İtalyan tasarımcı ise Giorgio Armani’ydi. Armani’nin tarzı Versace’nin aksine oldukça sade bir şıklıktır. Kullandığı renkler de yine ‘Non Colour’ denen griler, siyahlar ve kahverengilerdi. Armani’nin en sevdiği renk ise kendisinin ‘Greige’ diye adlandırdığı gri ve bejin bir karışımıdır.
- Armani de kendine amblem olarak kartalı seçmiştir. Tasarımlarını zeki ve bağımsız kadınlar için yaptığını açıklamıştır. Birçok insan için Armani adeta bir güvence olmuş, insanlar ‘Eğer bütün gardrobum Armani olursa, asla hata yapmam!’ diye düşünmüşlerdir.
- Modanın sürekli etkileşim içinde olduğu bir diğer sektör her zaman için müzik sektörü olmuştur. 1980’lere damgasını vuran isim hiç şüphesiz Madonna’ydı. Madonna kariyerine 70’lerin sonlarında modellik yaparak ve çeşitli müzik gruplarında solistlik yaparak başlamıştır. Atlantik’in diğer tarafında ‘Yeni Romantikler’ kendi tarzlarında devam ederken New York’ta ‘Hip Hop’ ve
- Madonna’nın tarzı olan ‘Pop’ müzik gelişmeye başlamıştır. Madonna onlardan aldığı birtakım detayları siyah deri motosiklet ceketiyle birleştirip kendi tarzını oluşturmuştur. Hatta eskitilmiş ve yırtık kıyafetlerle danteli birlikte kullanabilecek kadar aykırı bir tarzı vardır. İlerleyen yıllarda Madonna’yı giydiren tasarımcılardan biri Jean Paul Gaultier olmuştur.
- 1987′den sonra spor yapmak için kullanılan bu giysi türü, sokakta, evde, her yerde kullanılır hale gelmiştir. Çok rahat olan bu giysiyi insanlar, erkek kadın ayırt etmeksizin bilhassa seyahatte tercih etmektedirler. Sonunda nakışlı, boncuklu olarak da üretilmeye başlanan bu fantazi eşofmanlarla insanlar misafir bile ağırlamaya başlamışlardır.
- 1991-92 yıllarında strech pantolonlar ve taytlar eşofmanlar gibi hızla moda olmuş, vücudun tüm hatlarını ortaya çıkaran bu pantolon ve şort tipleri de gençlerce çok tutulmuş hatta orta yaşlılarca da benimsenmiştir. Zaman zaman fantazi bir giysi gibi kullanılan bu strechlerin üstüne, vücudu, göğsü iyice saran kısa büstiyerler, kısa ceketler giyilmektedir. Elbiselerde ve ceketlerde abartılı vatkalar atılmış biraz daha vücuda oturan, sade giysiler giyilmeye başlanmıştır. Mini etek iyice yerleşmiş ve 1973’ün kalın altlı pabuçları yine vitrinleri doldurmuştur.
Günümüzde Hazır Giyim
Özellikle 3-4 yıldır moda dünyasının manzarası artık eskisi gibi değildir. Örneğin,. “Modanın kutsal barınağı” sayılan Paris modaevleri seçkin bir müşteri topluluğuna hizmet eden kuruluşlar olarak ün yapmış bulunmalarına rağmen şimdi onların da gündemlerinde (Hazır giyim) vardır. Paris’in Milano’nun birçok kalburüstü tasarımcısı kendi sipariş atölyelerinde, seçkin müşterilerine seslenmek yerine, hazır giyimin hizmetinde, büyük firmaların yaratıcıları olarak çalışmayı tercih etmektedir. Böylece seçkin modanın tasarımcıları, artık kitleleri hedef almakta, hazır giyim sayesinde her mağaza bolca giysi askılarıyla dolmaktadır.
Modadaki bu yeni eğilimin kökeni, bütün gözlerin gençliğe çevrildiği 1968’lere dayanmaktadır. Bu tarihlerde Beatles, Carnaby Street ve 1968 mayısının öğrenci hareketleri vardı. O zamanlar, bir ferd olarak, dilediği biçimde giyinmek anlayışı yayılmıştı. Daha çok gençliği hedefleyen bu moda zamanla yetişkinleri de etkilemişti.
Avrupa sosyetesi içinde, diledikleri gibi giyinenler çoğalmış, seçkin zümre terziliği yapmak eskisi kadar para getirmez olmuştur. Ayrıca tekstil endüstrisi de ileri teknolojiyi kullanmaya başlamıştır. Amerikalı moda yazarı Mellon Davis, bu gelişmeyi şöyle özetlemektedir: “Seçkin zümreye hizmet eden terzilik (Haute Couture) sendelemişti. Ama yeni bir gelişme ile bu kez ünlü tasarımcılar, seçkinlerin moda solistleri, bu ünlerinin hayrını, hazır giyim firmalarının afişlerinde gördüler.” Paris’teki “L’Officiel” in sanat yönetmeni Georges Borac-houski bu konuda şunları söylemektedir:
“Günümüzün gerçekten iyi giyinmek isteyen insanları, kataloglardan giysi ısmarlayan büyük kent ve kasaba insanlarından, sadece bir basamak yukarıda bulunanlardır.” Böylece ünlü tasarımcıların adlarını taşıyan hazır giysiler, tekstil sanayisinin büyüyen pazarındaki boşluğu doldurmuştur.
Günümüz isim yapmış modacıları,
- Hubert De Givenchy,
- Pierre Balmain,
- Mario Valentino,
- Ermenigilda Zegna,
- Michael Goma,
- Yves Saint Laurent,
- Bernard Perris,
- Guy Laroche,
- Christian Lacroix,
- Giorgio Armani,
- Scherrer, Ungaro,
- Gianni Versage,
- Franco Moschino,
- Enrico Coveri,
- Cristobal Balencia-ga,
- Paco,
- Issey Miyake,
- Courreges,
- Jean Paul Gaultier.
- Ferre,
- David Caıneron,
- Betsey Johnson,
- Oscar De La Renta,
- Ralph Lauren,
- Calvin Klein,
- Mark Jacobs,
- Neslihan Yargıcı,
- Cemil İpekçi,
- Dice Kayek,
- Rıfat Özbek.
- Zühal Yorgancıoğlu,
- Atıl Kurtoğlu,
- Hanale,
- Mori
diye sayılabilir.