İnsanlığın başlangıcından bu yana giyinme, örtünme, korunma gibi çeşitli zorunluluklardan doğan giyim, antik dönemde olduğu gibi günümüzde de bazı farklılıklar içermiş olsa da asal anlamını hiç kaybetmemiştir. İnsanlık tarihi kadar eski bir giysi formu olan tunik, boyu dize kadar inen ve genellikle başka bir alt grup giysiyle tercihen giyilen ve üst bedeni saran bir giysi formudur.
Kelimenin etimolojik yapısına baktığımızda, İngilizce “Tunic”, Almanca “Tunissche”, Fransızca “Tunigue” kelimeleriyle, tuniğin Türkçede ki karşılığına benzer bir yapısal formla karşı karşıya kaldığımızı görürüz. Antik Mısır döneminde kadınlar genellikle kalasiris adı verilen tuniği kullanmışlardır. Basit bir şekle sahip olan bu tunik, göğüs altından ayak bileğinin üstüne kadar inmekte ve iki omuz askısıyla tutturulmaktaydı. Resimlerde ve heykeller üzerinde bu tuniğin değişik formunu görmek mümkündür. Kadınlar tuniklerinin üzerine gündüzleri güneşten korunmak, geceleri de kendilerini sıcak tutmak amacıyla şal örtmüşlerdir. Askerler çizgili veya renkli kumaşlardan yapılan şenti’ler giymişlerdir. Mısır’ın Suriye’yi fethetmesinden sonra tunikler erkek kıyafetleri arasına girmiştir.
Tunik Nedir?
Antik Roma döneminde adından sıklıkla söz ettiren tunik, Romalı erkekler ve kadınlar için temel giysi formudur. Kullanılan tuniğin boyu erkekler için baldır ortasındayken, bütün statüdeki kadınlar için yere kadar ya da ayak bileklerine kadar uzanıyordu. Etrüsklerde bol dökümlü ya da zaman zaman belde kuşakla birlikte kullanılan Tunik, Roma’da keder, yas ya da dinsel törenler hariç daha çok kuşaklı olarak kullanılmıştır.