Dokuları yaklaştırmak için ameliyat ipliklerinin kullanımı en eski ve hala en yaygın yara kapatım yöntemidir. Hekimlerin en az 4000 yıldır yara kapatımında bu tekniği kullandığı bilinmektedir. Cerrahi dikiş malzemelerinin tarihsel değişim süreci; M.Ö. 2000’lerden M.S 1860’lı yıllara kadar olan pamuk ve ketenin hakim olduğu birinci dönem, 1860’lı yıllardan 1930-50’li yıllara kadar olan katgüt ve ipeğin hakim olduğu ikinci dönem ve 1930-50’li yıllardan günümüze kadar olan sentetik liflerin ön planda olduğu üçüncü dönem olmak üzere üç döneme ayrılmaktadır.
Birinci dönem (M.Ö. 2000’lerden M.S. 1860’lı yıllara kadar): Bilinen en eski cerrahi eser olan Edwin Smith papirüsü, cerrahi tedavide yara bakımını anlatmaktadır. İnsan bedenine uygulanmış ve günümüze kadar korunmuş bilinen en eski dikiş, 21. Mısır Hanedanlığına ait mumya üzerinde tespit edilmiş olup (yaklaşık M.Ö. 1100) karın, diz ve dirsek bölgesine ip ile atılmıştır. Eski Mısır ve Hindistan kaynaklı arkeolojik kayıtlar; keten, hayvan kas telleri, saç, ot, pamuk, ipek, domuz kılı ve hayvan bağırsaklarının yaraları kapatmak için kullanılan malzemeler olduğunu ortaya koymaktadır. Ameliyat iplikleri ile yara kapatılmasına ve ameliyat ipliği malzemelerine dair ilk detaylı yazılı tanımlama, cerrahinin babası olarak bilinen Hindistanlı hekim Sushruta tarafından M.Ö. 500 yılında yazılan Sushruta Samhita’da yer almaktadır. Eski bir Yunanlı hekim olan Claudius Galen (131-211), kiriş ve bağırsaklardan elde edilen tellerin ameliyat ipliği olarak kullanımına dair ilk yazılı tanımlamayı yapmıştır. Fransız cerrah Ambroise Pare (1510-1590), ince keten ve ipek ipliklerini kan damarlarının birleştirilmesinde kullanmıştır. İngiliz bir hekim olan Joseph Lister (1827-1912), ameliyat ipliklerinin fenoller veya zeytin yağı ve karbolik asit karışımı içerisinde sterilizasyonuna öncülük yapmıştır.
İkinci dönem (1860’lı yıllardan 1930-50’li yıllara kadar): Tıbbın adölesan dönemi olarak değerlendirilen 18. yüzyılda, bir meslek dalı olarak kabul edilen cerrahide önemli ilerlemeler olmuştur. Dikiş malzemelerinin sterilizasyonu düşüncesiyle 1860’larda geliştirilen “karbonik katgüt” ve bunun emilimini geciktirmek için yaklaşık 20 yıl sonra üretilen “kromik katgüt”, dikiş malzemeleri tarihinde yeniliklerin hızlandığı dönemin başlangıcıdır. 19. yüzyıl sonlarında standart dikiş malzemesi olarak kabul edilen katgütün yanı sıra kanguru bağırsağının, altın ve gümüş tellerin, ipek, pamuk, keten ve hayvan tendonlarının da dikiş malzemesi olarak kullanıldığı göz önüne alındığında, aslında binlerce yıldır kullanılan dikiş malzemelerinin tür olarak değişmediği, ancak farklı işlemlere tabi tutulduğu görülmektedir. Bunlara ek olarak; 1900’lerin başlarında katgüt ve diğer dikiş malzemelerinin fabrikasyon üretim sonrası steril cam tüplerde saklanarak cerrahların kullanımına sunulması, uygulama sıklığının artmasına yol açmıştır.
Üçüncü dönem (1930-50’li yıllardan günümüze): Sanayi devrimi ile üretim sürecinde yaşanan ilerlemeler ve gelişen bilimsel yaklaşım ile dikiş malzemelerinin fabrikasyonu kısmen sağlanmıştır. Kimyasal endüstride sağlanan gelişmelerle önemli bir sıçramanın görüldüğü bu dönemde ilk sentetik iplikler üretilmiştir. 1930’lara kadar piyasada büyük ağırlık katgüt ve ipek ameliyat ipliklerindeyken; II. Dünya savaşı sürecinde absorbe edilemeyen sentetik liflerin piyasaya girmesiyle, ameliyat ipliklerinin kimyasal bileşimleri büyük bir hızla çeşitlenmiştir. Sentetik lifler, 1941’de poliamid ile başlayarak kullanıma girmiştir. Ardından polyester, poliakrilonitril ve poliolefinler ameliyat ipliği malzemeleri olarak başarı ile kullanılmışlardır.
1968-1970 yıllarında poliglikolik asitin (PGA) bulunmasından sonra vücut tarafından absorbe edilebilen ameliyat iplikleri geliştirilmeye başlamıştır. Dexon ticari adıyla bilinen poliglikolik asit (PGA) multifilament braid yapılı ameliyat iplikleri, Food and Drug Administration (FDA) tarafından kabul edilmiş ve ilk polimerik absorbe edilebilen ameliyat ipliği olarak genel cerrahi kullanımına izin verilmiştir. 1975’te, cerrahi yara kapatımı materyalleri arasına bir başka absorbe edilebilen malzeme eklemiştir. Bu malzeme, poliglaktin diye bilinen laktik asit/glikolik asit kopolimerinden oluşan braid yapılı multifilament bir ameliyat ipliğidir. Daha sonraları bu iplik Vicryl ticari adı ile bilinir hale gelmiştir. Dexon ve Vicryl’in braid yapısının elverişli yara kapatma karakteristikleri sergilediği görülmüştür. Ancak yapısal özelliklerinin yara iyileşme sürecine olumsuz etkisinin olabileceği belirlenmiş, bu nedenle braid yapılı multifilament ameliyat ipliklerinin bu dezavantajlarına alternatif çözüm olarak absorbe edilebilen sentetik monofilament ameliyat iplikleri geliştirilmiştir.
1981’de cerrahi uygulamalar için polidioksanon adı verilen yeni bir polimer geliştirilmiştir. Polidioksanon, minimal doku reaksiyonuna neden olan ve geliştirilmiş kullanım özellikleri ile sentetik absorbe edilebilen monofilament bir ameliyat ipliğidir. 1985’de ise politrimetilen karbonat polimerinden çekilen sentetik absorbe edilebilen monofilament ameliyat ipliklerinin en yeni formu piyasaya sürülmüş, bu ipliklerin geliştirilmiş kullanım özellikleri ile en üst düzey mekanik dayanım sağladığı ileri sürülmüştür. Son yıllarda antimikrobiyal ameliyat iplikleri giderek daha fazla ilgi görmeye başlamıştır.
Yeni dikiş materyallerinin FDA tarafından onaylanması gerekliliği 1970’lerde başlamıştır. 1976 yılında FDA Tıbbi Cihaz Yönetmeliğinde değişiklik yapılmış ve bu tarihten itibaren üreticiler, yeni ameliyat ipliklerini pazara sürmeden onay almakla yükümlü hale getirilmişlerdir.