Hızlı Moda (Fast Fashion)
Hızlı moda (fast fashion), en yeni, en son moda ürünleri, uygun fiyatlarla, alışveriş özgürlüğü ve heyecanı yaratacak tarzda şık mağazalarda müşteriyle buluşturmaktır.
Hızlı moda, günümüz tekstil ve giyim endüstrisinin belirleyici bir sistemi haline gelmiştir. Yüksek hızlı üretim, numunenin üç hafta gibi kısa sürelerde bitmiş bir ürüne dönüştürülmesini sağlayan üretim aşamalarının ve satış takibinin birleşimidir. Zaman, üretim, emek, sermaye ve doğal kaynakların yanı sıra, artan kar payları için ürünlerin iş hacmini en üst düzeye çıkarmayı hedefleyen bir sistemdir.
Yaklaşık 10 yıl önce ‘fast fashion‘ yani ‘hızlı moda‘ olarak bilinen bir moda algısı ortaya çıktı. Aslında bu algının tarihine bakıldığında ilk kez Zara giyim markasının dünyaya yayılmasıyla başladı. Yani, pahalı markaların sezonluk defile koleksiyonlarından alıntı yaparak, seri üretimle yüksek rakamlarda üretip, daha alt kalitede daha ucuza benzer ürünlerin sektöre sunulmasıyla başladı diyebiliriz.
Zara markasının ortaya çıkardığı iş modelinin farkına varan markalar, aynı modeli uygulayıp başarılı olmak istedi. Zara’dan sonra en hızlı satış patlaması yapan bir marka da H&M oldu. Zara ile rekabet edebilmek için H&M defilelerde sergilenen kıyafetlerden ilham alarak daha çok sayıda üretimi daha az sürede müşteriye çok düşük fiyatlarda sunmayı başardı.
Bu sayede Zara markasının başlattığı ve H&M markasının güçlendirdiği strateji giyim kültürünün akışına farklı bir yön çizdi. McDonald’sın fast food yemek kültürünün bir çok topluma yerleştiği gibi, insanlar H&M den McFashion giymeye başladı. Bir farklı ifadeyle, hamburger yiyen, hızlı moda giyen bir toplum ortaya çıktı. Ve tabii ki her trend gibi bu trend de bütün dünyanın moda kültürüne yayıldı ve kısa süreli bir trend olmaktan çıkıp sosyokültürel değişim haline geldi.
Bol satış, ve bol sürümden büyük karlar yapan markanın insanların giyim anlayışını şekillendirirken kurduğu kapitalistlik modelin savunması olarak da, “demokrasi” ideolojisini kullandı. Yani, kapitalistlik sistemin zararlarından haberdar olan, uyanık müşterilere hızlı modanın faydasını savunmak için farklı bir fikir sundu.
Şöyle ki, yüksek fiyatlarından dolayı birçok kadın lüks markaların ürünlerine ve dolayısıyla lüks modaya sahip olamıyor. Bu da demokrasiye aykırı. H&M pazarlama aşamasında müşterilerin “Az al, kaliteli al” veya “Önemli olan kantite değil, kalite” alışkanlığını, bakın biz size marka olarak ‘demokratik modayı‘ getiriyoruz ideolojisiyle sundu.
Bir tüketicinin en büyük şikayeti ne olabilir? Tabii ki almak istediği ürünün daha ucuz olmasını istemesidir. H&M markasının başarısıda burada gizli. Yalnız bu üretim-tüketim planında birden fazla etik sorun ortaya çıkıyor. Birincisi insanları kapitalistik sistemin, hızlı tüketim kültüründe daha fazla tüketip, harcamaya ve hiç sorumluluk almaksızın, doyumluluk hissinden uzak bir kıyafet alışveriş sistemini kültürel değerlerimizi sarsacak derecede yerleştiriyor.
Normal markaların sunduğu sezonluk koleksiyon ve alışveriş anlayışını ortadan kaldırıp, özel bir sebep aramaksızın devamlı kıyafet alma alışkanlığını oturtuyor. “Ama çok uygun fiyata, neden almayım ki?” sorusunu sorduruyor.
Geriping Moda Sözcüğü Emperyalizmin Gözde Sözcüğü: MODA - HAYAT REHBERİMİZ