Medeniyetlere Göre İşlemenin Tarihçesi
Mısır: Yazılı kaynaklara dayalı araştırmalarda Mısırlı kadınların giysilerinde vücuda yapışık, uygun ve şeffaf kumaşlar üzerine işlemeli elbiseler veya doğrudan doğruya dokunmuş, kenarları geometrik şekillerle süslenmiş olan elbiselere rastlanmaktadır. İstanbulArkeoloji Müzesi‟nde bulunan MS4 ve 6.yy.dan kalma kabartmalar ve püskülleri de önemli işleme örneklerindendir.
Mezopotamya: MÖ 400‟den MÖ 330‟a kadar süren, Batı sanatını etkileyen ve büyük bir medeniyet sahibi olan Mezopotamya uygarlığında işlemelerle ilgili örneklere rastlanmaktadır. Kadınların kıyafetlerinde görülen işlemeler aydınlatıcı bilgilerdir.
Asurlar: Asurlarda dokumacılığın varlığı bilinmektedir. Duvarlara takılan dokumalar işlenmiş aplike halılardır. Kabartmalardaki giysilerin madensi bir düzlük göstermesi, kıvrımsız oluşu Asurların kumaşa biçim vermek yerine işleme yapmayı istemelerindendir. Ayrıca Acem Höyük‟te bulunan mavi taştan yapılmış vazo kırığı üzerindeki delikler arasında bağlayıcı nitelikte altın iplikle yapılan delikli zikzak sarma, Asur döneminde uygulanan işleme özelliğini göstermektedir.
Persler:Perslerin en önemli kalıntıları eski bir Elam şehri olan Sus‟tadır. Sus sarayının duvar frizleri bu dönemde uygulanan işlemeler hakkında bilgiler vermektedir. Ayrıca Persli kadınların elbiselerinin üzerindeki sarı veya beyaz renkli işlemeler, Perslerdeki işleme tekniğinin çeşidini göstermektedir.
İran: İran‟da yapılan işlemelere bakıldığında seccadeler, yatak örtüleri, duvar yaygıları, perdeler, masa örtüleri vb.taşınabilir her şeye işleme yapıldığını görebiliriz. İslam inancında insan ve hayvan figürleri yasaklandığı için bu motifler az kullanılmıştır. Yama örgüsü, atma işi, kesme işi, tekniklerinin kullanıldığı görülür.
Hititler: Altın, fildişi gibi değerli gereçlerle yapılmış olan el sanatları ileri düzeylere ulaşmıştır. Hitit uygarlığının merkezi olan Alacahöyük‟te ele geçen kenevir parçaları oluşu bunu doğrulayan kanıtlardır. İşleme resimleri arasında “Gamalı Haç” gibi dikkate değer sembollerde vardır.
Frigyalılar: Birçok sanat dalının buluşunu yapmışlardır. Maden işçiliği, dokumacılık, tığ örgüsü gibi sanatlar gelişmiştir. Genellikle geometrik ağırlıklı motifler kullanılmıştır. Hayvan ve insan figürleri karışık varlıklara ait sahnelerde çoğunluktadır. Gordion P. Tümülüsü‟nde bulunan üzeri metal, cam, fayans boncuklarla işlenmiş, mavi, koyu mavi rozet çiçekleriyle bezenmiş kumaş parçası ve Ankara Frig Makropolü‟nde bulunan benzeri bir parça, boncuk işinin yapıldığını ortaya koymaktadır.
Lidyalılar: Bu dönemde Sond, bilim ve sanat merkezi olmuştur. Bu şehrin yıkıntıları üzerinde yapılan kazılarda Lidyalıların sanatkârca işlenmiş ve boyanmış kumaşlarından deri ve maden işlerinden örneklere rastlanmıştır.
Romalılar ve Bizans: Bizans yayılıp kökleştikten sonra burada karşılaştığı kültürle birleşerek yeni bir sanat meydana getirmiştir. Bizans İmparatorluğundan kalan parçalar arsında Victoria and Albert Müzesi‟nde bulunan örneklerde iğneli dokuma türünde hazırlanmış panoların, bantların başka bir kumaşa aplike edilmesiyle yapılan bezemeler ve zincir işiyle işlenmiş madalyon biçiminde panolar Roma ve Kapt işlemeleriyle teknik açıdan benzerlik göstermektedir.
Hindistan: 3. yy.da Mahoney Dano‟daki kazılarda bulunan bronz iğnelerin işlemede kullanıldığı anlaşılmıştır. İran işleme sanatından etkilenmiştir. Saten kumaş üzerine zincir iğnesi ile işlemeler yapılmıştır. İran etkisinin görülmediği bölgelerde pulkâri işlemecileri ve kadınlar tarafından Pencap‟ta işlenmiş olan duvar panolarında geometrik biçimli panolar kullanılmıştır.
Çin: Tong sülalesine ait ilk işleme örneklerinden bazıları Doğu Türkistan‟da bulunmuştur. Ancak ilk işlemelerin biçim ve motiflerinin hangi tarihe ait olduğu kesin olarak bilinmemektedir.
Japonya: Çin işleme sanatının etkisi altında kalmıştır. Çin işlemelerinden farklı olarak hayalî resimlerin kullanıldığı görülür. İşleme örneklerine kadın kimonolarında rastlanmıştır. İşlemeler altın ve ipek ipliklerle yapılmıştır. Bu işlemelerde kriosa denilen sarma tekniği kullanılmıştır.