Sanayileşmenin hız kazanmasıyla birlikte kaynakların tüketimi ve atık üretimi hızla artmaktadır. Bu durumda pek çok ülke ve devlet gelecekte büyük bir felaket ile karşı karşıya kalmamak ve gerekli önlemleri şimdiden almak için “sürdürülebilirlik” kavramına önem vermeye başlamıştır.
Tüm modern endüstrilerde olduğu gibi, tekstil üreticileri tarafından çevreye bırakılan maddeler de genellikle zararsız değildir. Bu sebepten, çevre zararlarının azaltılması ve ekolojik koruma için kaynak tüketiminin azaltılması anlamında geri kazanımın adaptasyonu, çevre dostu lifler veya diğer materyallerin kullanımı, oluşan kirlilik miktarının azaltılması ve kirlilik oluştuktan sonra, uzaklaştırmak için metotların geliştirilmesi işlemleri gün geçtikçe önem kazanmaya başlamıştır.
Sürdürülebilirlik kavramı gündeme gelişinden bu yana birçok kurum ve organizasyon tarafından farklı şekillerde tanımlanmıştır. “Sürdürülebilirlik” kelime olarak ilk defa 1712 de Alman bilim adamı Hans Carl von Carlowitz tarafından “Sylvicultura Oeconomica” isimli kitabında kullanılmıştır. Küresel Sürdürülebilirlik kavramı ise Rio De Janerio’ da 3-14 Haziran 1992 tarihleri arasında düzenlenen “Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda doğmuştur. 100’den fazla ülke temsilcisi biyolojik çeşitlilik ve iklim konularında sürdürülebilir bir gelişme sağlamak amacıyla küresel uzlaşmalar formüle etmek üzere anlaşmışlardır.
1995 yılında ise uluslararası firmalar, hükümetler ve sivil toplum kuruluşlarının konu üzerine çalışmalarını izlemek üzere Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu’nu (CSD) oluşturmuştur. Fakat, son yıllarda çok sözü geçmekle birlikte sürdürülebilirlik kavramının pratikte uygulamalara yansıması oldukça yetersizdir. Bu problemin ortadan kaldırılması için öncelikle sürdürülebilirliğin tanımının çok net bir şekilde yapılması ve bu yapılan tanıma göre hedeflerin oluşturulması gerekmektedir. Bu derleme çalışmasında, sürdürülebilirlik ve yaşam döngüsü analizi kavramları detaylandırılacak ve bu kavramların tekstil sektöründeki lif ayağındaki alternatif uygulamaları tanımlanacaktır. Çalışmanın amacı; “sürdürülebilirlik” kavramının temel yapıtaşlarından olan “çevresel göstergeleri” ön plana çıkartarak konu ile ilgili sektörel bilinçliliği artırmak ve şirketlerin sürdürülebilirlik kavramını üretim mekanizmalarına dahil etmesini sağlayabilmektir.
Sürdürülebilirlik, bir kurumun, ekonomik, sosyal ve çevresel dinamikleri göz önünde bulundurarak, bu üç dinamiğin birbiriyle etkileşiminde ekonomik kalkınmayı, insan yaşantısını ve çevresel dengeyi olumlu yönde etkileyecek adımlar atarak ilerlemesidir.
Sürdürülebilirlik, birçok kaynak tarafından sosyal, ekonomik ve çevresel göstergeler olarak 3 kategoriye ayrılmıştır. Çevresel Göstergeler Küresel ısınma, iklim değişikliği, ozon delinmesi, asit yağmurları ve hava kalitesinin bozulması atmosferik ve iklimsel sorunların önde gelenleridir. Bu sorunlar insan sağlığı başta olmak üzere biyolojik çeşitlilik, ekosistemlerin sağlığı ve ekonomik zararlarla ilişkilidir. Bu gibi sorunlar uzun dönemde gelecek nesiller için önüne geçilemez problemler haline gelebilir.
Bu sorunlara karşı uygulanabilecek çözüm yöntemlerinden bazıları; yenilenebilir enerji ve maddelerin kullanımı, hava kirliliğine sebep olan aşırı tüketimlerden kaçınılması ve ozon delinmesine sebebiyet veren gazların kullanımının kontrol altına alınması olarak gösterilebilir. Gittikçe değeri artan toprak tabakası sadece bir tabaka değil, aynı zamanda insan ihtiyaçlarını karşılayan su, mineraller ve bitki ve hayvanların ihtiyaçları için bir depo, ambar gibidir. Birçok ülke toprakları çölleşme, ormansızlaşma, şehirleşme, bozulma ve düzensiz gelişmelerle karşı karşıyadır.Tarım ve şehirleşme toprak kaynaklarını etkileyen önemli iki unsurdur. Toprak kalitesinin bozulması, çölleşme ve ormansızlaşma yoksulluktan, nüfus artışından, elverişsiz toprak kullanımından, yanlış teknik ve teknoloji yokluğundan dolayı kaynaklanmaktadır.