Tanzimat’tan Meşrutiyete kadar Osmanlı’da kullanılan, yakası kapalı uzun bir tür erkek ceketi (Osmanlı usulü redingot). İstanbulin, Sultan Abdülmecid devrinde sivil memurların giyinmeye mecbur tutulduğu, göğsü 5 – 6 düğme ile tamamen kapatılan, düz ve dik yakalı, eteği diz kapağına kadar uzun, bir çeşit erkek ceketidir.
İSTANBULİN TARİHÇESİ
Sivil memurların Avrupalı gibi giyinmeleri zorunlu olunca, Abdülmecit zamanında Redingot giyilmeye başlandı. Ancak redingot, kravatlı ve kolalı, yakalı gömlekle giyilen uzun bir ceketti. Sarayın yaşlı görevlileri buna alışamayınca, gömleksiz giyilebilen, yakalı ve önü tamamen kapalı uzun bir ceket icat edildi. Adına İstanbulin denilen bu ceket, uzun klasik pantolonlarla giyilen, yırtmaçlı ve tek sıra düğmeliydi. Bu ceketler diz kapağına kadar gelirdi ve yerini daha sonra redingota bıraktı.
Redingot Nedir?
Redingot, önü yakaya kadar düğmeli, kimi zaman vücut hatlarını saran kimi zaman da biraz bolca giyilebilen, dize kadar inen ceket türüdür. Seyahatlerin at üzerinde yapıldığı 18. yüzyıl İngiltere’sinden “riding coat” deyimi önce Fransızcaya ve sonra da diğer dillere “redingot” olarak geçmiştir.
İstanbulin’in Yerine Redingot
II. Abdülhamid döneminde ‘İstanbulin’in yerine ceketi uzun etekli ‘alafranga’ bir erkek giysisi giyilmeye başlamış ve Cumhuriyet döneminin ilk günlerinden sonra giyilmez olmuştur. Siyah şayaktan yapılan redingotlar, sivil devlet erkanı ve protokole dahil yüksek sivil memurlar için resmi tören giysisi olarak kabul edilmiştir. Göğsü iki düğme ile iliklenen, belden aşağı etekleri diz kapağına kadar dökülmektedir. Beyaz, devetüyü, ya da gri renkli kumaştan bir yelek vardır. Göğsü ve yakası kolalı Frenk gömleği, boyunbağı ve güzel bir kuyumculuk işi kravat iğnesi bu giysiyi tamamlardı