GİYİM KÜLTÜRÜ VE MODA

moda
Tarafından | 7 Haziran 2021

Düzen ve endüstriyel yaşam biçimine geçişe kadar giyinmiş olduğu giysiler işte bu nedenlerle günümüz giyim anlayışından farklıdır ve moda ile ilişkilendirilmesi söz konusu olamaz. Ancak, geleneksel giyimler, etnik giyim kuşam moda tasarımcılarını dönem dönem etkilemiştir. Sonradan öğrenilmiş bir sözcük olan “moda”nın daha sonra bir köyün veya kasabanın giyim anlayışını açıklarken kullanılması, ancak günlük bir konuşma pratiği olarak yorumlanabilir. Söz gelimi “bizim köyün modası” tanımlaması, bu türden bir yaklaşımdır. Burada ifade edilen aslında o köyün adetine uygun olan giyim kuşam alışkanlıklarıdır.

Bir gereklilik üzerine şekillenen ve yüzyıllardır köklü değişimlere uğramamış olan geleneksel giyim kuşam bu haliyle giyim kültürünün konularını oluşturur. Böylelikle giyim ve kuşam anlayışı bakımından simge toplumları ile modern toplumu birbirinden ayıran bir durum ortaya çıkar. Kawamura’dan aktaran Özudoğru, giyim ve moda arasındaki farkı aşağıdaki gibi özetler. “Giyim maddi bir üretimken moda sembolik bir üretimdir. Giyim bir gerekliliktir, moda ise aşırılıktır. Giyimin yararlılık işlevi varken, moda statü işlevi görmektedir.

Her toplumda ve kültürde o toplumun kültürünü yansıtan giyim örnekleri vardır. Moda hem olgu olarak hem de sistem olarak giyim kültürünün konularından keskin bir ayrılık gösterir. Ancak, “moda” maddi kültürün konuları arasında yer alan ve giyim kültürü başlığı altında irdelenen geleneksel giyim kuşam ögelerinin gereksinimlere dayalı üretim halinden farklı olarak, bir sistem içinde yer alır.

Giyim Kültürü ve Moda Olgusu

Giysi, insanın çeşitli amaçlar doğrultusunda ihtiyaç duyduğu ve bedenine giyindiği eşya olarak tanımlanabilir. Giyinme eyleminin ilk çağlardan itibaren önce doğada bulunan bitkisel ve hayvansal malzemelerin ten üzerinde kullanılmasıyla başladığı varsayılmaktadır. İlk giysi denemeleri gelişimlerini doğal bir süreçte tamamlamıştır. Farklılaşan gereksinimler ve ilk teknik keşiflerle doğada bulunan malzemeler işlenmiştir. Avcı toplayıcı çağlardan yerleşik düzene geçiş sürecinde insan bedeninin doğa koşullarına karşı olan direncinde değişiklik olmuştur. Uzun yılları kapsayan süreçte doğrudan ten üzerine giyilen işlenmemiş haldeki bitkisel ve hayvansal hammaddelerin bir işlem sürecinden geçirilmesine gerek duyulmuştur. Bir işlemden geçmeden kullanılan doğal bitkisel ve hayvansal hammaddelerin hem insan bedenine hem de çevresine rahatsızlıklar verebileceği aşikardır. Söz gelimi hayvan postunun kullanılması sırasında kokması, böceklenmesi, başka organizmaların yaşamasına olanak tanıması, ağaç veya sarmaşık dallarından örülerek elde edilmiş dokusal yüzeylerin bedende tahrişe yol açması gibi rahatsızlıklar, zamanla bu sorunların giderilmesine yönelik araştırmalara neden olmuştur.

Giyim Kültürü Nedir?

Doğayı gözlemleyen ve taklit eden insanın ilk giysi örneklerinin, hayvanların tüylü haline öykünmeleri şeklinde geliştiği düşünülebilir. Önceleri doğrudan hayvan postlarını sarınan insan, sonraları deri ve tüyü birbirinden ayırmanın yollarını araştırmış ve bulmuştur. Yünün hayvanın sırtından kırkılarak alınması ve sonra yün elyafının işlenmesiyle elde edilen ip hali ve bu ipin bir yüzeye dönüştürülmesiyle insan kendi giyimini oluşturacak kumaşı dokumuştur. Hayvansal hammaddeler arasında yer alan kıl, yün ve ipeğin işlenmesi ve kumaşın icat edilmesi hem uygarlık tarihi hem de tekstil tarihi açısından çok önemli gelişmelerdir. İpin elde edilmesi ve bunun çeşitli sistem ve tekniklerle birbirine dolanarak bir kumaşa dönüştürülmesi uzun bir süreci almıştır. İnce veya kalın kumaşlar dokunması, ilmek ve örme tiplerinin geliştirilmesi ile dokunan çeşitli yüzeyler günümüzde de hayranlıkla karşılanan gelişmelerdir. Kumaş yüzeyleri elde edilmesi için lifin elyaf haline gelmesinin yanı sıra iplerin birbirine dolanması için yardımcı unsurlara gereksinim duyulmuştur. En azından bir ya da daha fazla ipin birbirine dolanması, sağlamlaştırılması için bir araca gereksinim vardır. İlk örnekleri bugün arkeoloji müzelerinde yer alan iğneler, şişler, tığlar, örgü araçlarının tekstil yüzeyleri elde etmek için kullanıldığı varsayılmaktadır. Avcı toplayıcı yaşamdan yerleşik düzene geçen insan, dokuma tezgâhlarını ve örme pratiklerini geliştirmiştir. İlerleyen dokumacılık zamanla giyim gereksinimlerinin tamamını karşılar olmuştur. Her yerleşik topluluğun geleneksel öğretileri çerçevesinde gelişen giyim kuşam pratiklerinde kullanılan kumaş parçalarının, insan bedeninde bir şekle sokulması öncelikle sarılıp sarmalanmak şeklinde gelişmiştir.

Giyim Kültürü ve Modanın Konuları

Düzen ve endüstriyel yaşam biçimine geçişe kadar giyinmiş olduğu giysiler işte bu nedenlerle günümüz giyim anlayışından farklıdır ve moda ile ilişkilendirilmesi söz konusu olamaz. Ancak, geleneksel giyimler, etnik giyim kuşam moda tasarımcılarını dönem dönem etkilemiştir. Sonradan öğrenilmiş bir sözcük olan “moda”nın daha sonra bir köyün veya kasabanın giyim anlayışını açıklarken kullanılması, ancak günlük bir konuşma pratiği olarak yorumlanabilir. Söz gelimi “bizim köyün modası” tanımlaması, bu türden bir yaklaşımdır. Burada ifade edilen aslında o köyün adetine uygun olan giyim kuşam alışkanlıklarıdır. Bir gereklilik üzerine şekillenen ve yüzyıllardır köklü değişimlere uğramamış olan geleneksel giyim kuşam bu haliyle giyim kültürünün konularını oluşturur. Böylelikle giyim ve kuşam anlayışı bakımından simge toplumları ile modern toplumu birbirinden ayıran bir durum ortaya çıkar. Kawamura’dan aktaran Özudoğru, giyim ve moda arasındaki farkı aşağıdaki gibi özetler. “Giyim maddi bir üretimken moda sembolik bir üretimdir. Giyim bir gerekliliktir, moda ise aşırılıktır. Giyimin yararlılık işlevi varken, moda statü işlevi görmektedir. Her toplumda ve kültürde o toplumun kültürünü yansıtan giyim örnekleri vardır. Moda hem olgu olarak hem de sistem olarak giyim kültürünün konularından keskin bir ayrılık gösterir. Ancak, “moda” maddi kültürün konuları arasında yer alan ve giyim kültürü başlığı altında irdelenen geleneksel giyim kuşam örgelerinin gereksinimlere dayalı üretim halinden farklı olarak, bir sistem içinde yer alır.

GİYİM KÜLTÜRÜ VE MODA” için 1 görüş

  1. Yüksel ŞAHİN

    Yazıyı beğendim. Fakat neden bu makalenin kime ait olduğu konusunda ve nerede yayınlandığına dair bir bilgi yok. Nereden atıf yaptınız.

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir