19.Yüzyılın geleneksel kadın giyimleri çok renkliliği, çok çeşitliliği ve formlarının zenginliği ile dikkat çekmektedir. Bu dönemin kadın giyimleri tipolojik açıdan Azerbaycan giyimi olarak genel anlam taşısa da, her bölgenin kendine özgü yöresel giyim tarzı olmuştur. Buna rağmen farklı bölgelere ait giyimler ortak özellikleriyle kendini göstermekteydi. Bu dönemde yeni giyim çeşitlerinin adlarıyla karşılaşmaktayız.
Dönemin başlıca kadın giyim formları: gömlek, arkalık, çepken, lebbade, külece, kürdü, eşmek, baharı, etek (tuman).
19.Yüzyılın kadın giyim takımı iç giyim, üst giyim, baş ve ayak giyimlerinden oluşmaktaydı. Kadın iç giyimi gömlek, etek (tuman) ve dizlikten oluşuyordu. irevan ve Nahçıvan bölgesinde dizliğe “işdan” deniliyordu. Bu sözün kökenini araştıran B. R. Memmedov onun “iç don” sözüyle aynı olup Türk kökenli olduğunu ispatlamaktadır.
Kadın iç gömleği pamuk ve ipek kumaşlardan dikiliyordu. iç gömlek bazen üst gömlek yerine kullanıldığı için, renkli kumaşlardan da (şile, gedek, ganovuz) dikiliyordu. iç gömlek üst gömleğe nispeten uzun ve bol kesimli olup yan dikişlerinde yırtmaçları vardı. Kolu uzun ve kol ağzı büzgülü idi. Zengin kadınların iç gömleğinin yaka kesiği ve kol ağzı farklı renkte kumaştan biye ile süsleniyor, önde altın düğmelerle düğmeleniyordu. Bu dönemde kumaşların ensiz olduğunu dikkate alarak gömleklerin koltukaltına “hiştek” denilen ek kumaş parçası ekleniyordu. Bu özellikle kolların kolay hareket etmesi için amaçlanmıştır.
Etek (tuman): Kadın eteklerinin sayısı onu giyen kişinin meslek alanına ve maddi durumuna, aynı zamanda mevsime bağlı olarak değişiyordu. Etekler desenli ipek veya yün kumaşlardan dikiliyordu. Üst eteğin altına giyilen eteğe ara eteği (ara tumanı) deniliyordu. Mevsime bağlı olarak kadınlar birden ona kadar ara eteği üst üste giyiyorlardı. Ara eteğin şekli ve dikiş yöntemi üst eteğe benziyordu. O, estetik açıdan üst eteğe nispeten sade ve kısa oluyordu. Eteklerin bel kısmı büzgülü ve pilili olup “nife” denilen kemer yerine geçirilen etek bağı ile bele oturtuluyordu. Keci iplikten dokunmuş etek bağının her iki uç kısmında renkli ipek ve gülebetin ipliklerden püsküller vardı. Kadın etekleri her tür kumaş çeşidinden dikiliyordu.
Şalvar: Günlük ihtiyacı karşılamak için rahat ve pratik giyim çeşidi olarak giyimin oluştuğu ilk zamanlardan ortaya çıkmış şalvar 19. ve 20. Yüzyıllarda da Azerbaycan kadınlarının vazgeçilmez giyim formu olmuştur. Uzmanlar şalvarın göçebe yaşam tarzına ait giyim çeşidi olduğuna dikkat çekiyorlar.
Azerbaycan’ın bazı şehirlerinde kadınlar dışarı çıkarken çahçur giyiyorlardı. Bu giyim formu Azerbaycan’da antik dönemden 19. Yüzyılın başlarına kadar giyilmiştir. Ata binerken giyilen bu bel giyimi iki ayrı paçadan ibaret dikiliyor ve paça ağzı büzgülü oluyordu.
Çahçur genelde “haya” giyimi olarak biliniyordu. Rüzgarlı Bakü şehrinde dışarı çıkarken üst giyimi rüzgar kaldırmasın diye kadınlar çahçur giyerlerdi. Çahçurun kesimi sıradan şalvarın kesiminden çok farklı idi. Çahçurun her paçası ayrı tek parça halinde dikiliyordu. Çahçurun paçaları ayağa giyinildikten sonra köşelerden eteğin kemer yerine geçirilip belde tutturuluyordu. iç giyim takımına ait edilen çahçur genelde şehir halkına, özellikle de zengin ve elit ailelere ait giyim çeşidi olmuştur. Ayağı büzgülü şalvarı hatırlatan bu giyim çeşidi Doğu ve Kafkas halkları arasında çok yaygın olmuş, Asya’dan Azerbaycan’a geçmiştir. Çahçur çeşitli ipek kumaşlardan dikiliyordu.
Üst gömlek: Zengin kadınların üst gömleği genelde pahalı ipek kumaşlardan (darayı, ganovuz, mov, atlas), fakir sınıfın gömleği ise pamuk kumaşlardan dikiliyordu. Üst gömleğin kolu uzun, düz ve bol kesimli idi. Çoğu zaman omuzla birleşen kısmında küçük pilileri vardı. Harekette kolaylık sağlamak için genelde gömleğin koltuk altına farklı kumaştan “hiştek” denen ek parça dikiliyordu. Gömlek yaka kısmında bir düğmeyle düğmeleniyordu. Gömleğin kol ağzı, boyun, yaka ve etek kısımları biye ile süsleniyordu.
Azerbaycan Geleneksel Kadın Üstü Giysileri
Geleneksel kadın üst giyimleri arasında farklı bölgelerde “çepken”, “nimtene”, “lebbade”, “baharı”, “don” ve “mendule” gibi farklı adları olan arkalık önemli yere sahipti. Başka deyimle adları geçen üst giyim çeşitleri, tipolojik açıdan arkalığın yerel çeşitlemeleri olmuştur.
Arkalık Azerbaycan’da en çok giyilen kadın üst giyimi olmuştur. Arkalık astarlı olup bele kadar dar kesimli idi. Belde arkalığa büzgülü veya pilili bol etek kısmı dikiliyordu. Arkalık tirme, tafta, kadife, atlas, hara, zerhara gibi pahalı kumaşlardan dikiliyordu. Lakin fakir sınıftan olan kadınlar arkalıklarını ucuz pamuk kumaşlardan diktiriyorlardı.
Çepken: üst gömleğin üzerine giyiliyordu. Çepken genelde astarlı dikiliyordu. Bu onun dayanıklılığını artırıp kullanma süresini uzatıyor, diğer yönden ise el dikişlerinin üzerini kapatarak giyimin daha düzenli ve estetik görünmesini sağlıyordu. Çepkenin kenar dikişleri boyunca biye, dantel gibi kenar süslemeler dikiliyordu ki, bu da el dikişlerinin üzerini kapatmak amacını taşıyordu. Bel hattına kadar dar kesimli olan çepkenin belden aşağı etek kısmı bol kesimli olup yan dikişlerinde 10-12 cm boyunda yırtmaçları vardı. Belirtildiği gibi, kadınlar genelde üst üste bel kısmı pilili birkaç tuman giyiyorlardı ki, bu yırtmaçlar da çepkenin bel kısmında genişliği sağlamak için bırakılıyordu. Harekette kolaylık sağlamak için koltuk altında kesik bırakılıyordu. Çepken için kadife, tirme, tafta, ipek ve diğer pahalı kumaş çeşitleri kullanılıyordu. Azerbaycan’ın Lenkaran, irevan ve Karabağ bölgelerinde çepken “nimtene” adı ile biliniyordu.
Lebbade: Azerbaycan’ın Şeki, Bakü ve Şamahı bölgelerinde giyilen kadın üst giyimi olmuştur. Bu giyim astarlı dikiliyordu. Önü açık olup bel kısmında şeritle kapatılıyordu. Belden aşağı etek kısmında yanlarda kısa yırtmaçları vardı. Kolu kısa olup uzunluğu dirseğe kadardı. Koltuk altında kesik bırakılıyordu. Lebbade tirme, kadife ve çeşitli pahalı kumaşlardan dikiliyordu. Kenar dikişleri çeşitli biye, dantel ve şeritlerle süsleniyordu.
Baharı: genelde baharda giyilen astarlı üst giyim çeşidi idi. Bele kadar dar kesimli olup bel kısmında ona büzgülü uzun etek kısmı dikiliyordu. Baharının kolu genelde düz ve dirseğe kadar olup yaka kısmı açık idi. Bu giyim genelde kadifeden dikiliyordu. Baharının kol ağzı, yaka ve etek kısmı biyelerle, şeritlerle süsleniyordu.
Külece: Azerbaycan’ın Nahçıvan bölgesinde çok giyilen üst giyim çeşidi idi. Mevsimi özellik taşıyan külece pahalı kumaşlardan (tafta, kadife, darayı, atlas) astarlı ve uzun etekli dikiliyordu. Fakir sınıf onu pamuk kumaştan diktiriyordu. Külecenin kolu düz kesimli ve dirsekten bir karış uzun idi. Ön kısmı açık bırakılıyordu. Külecenin etek kısmı uzun olup bedeni dize kadar kapatıyordu. Koltuk altında yırtmacı vardı. Külecenin kenar dikişleri kadife veya taftadan yapılmış kumaş şerit ile süsleniyordu. Yaka ve etek kısımlarına, kol ağzına çeşitli işlemeler yapıyordu.
Kürdü (üst yelek): işlem görmüş kürkten kolsuz dikilen kürdü mevsimlik üst giyim çeşidi olup, daha çok zengin sınıftan olan kadınlar arasında tercih ediliyordu. Tüylü tarafı içte kalacak şekilde dikilen kürdünün üzeri kalın kumaşla (tirme, hara, kadife vs.) kaplanıyordu. Kürdü herkesin beden ölçüsüne göre dikildiğinden onun yan dikişlerinde 10-12 cm yırtmaç bırakılıyordu. Kürdünün kol yeri, yakası, etek ve yan yırtmaçlarına dar kürk şeritler dikiliyordu. Maddi durumu iyi olmayan ailelerde kürkün yerine kalın kumaştan biye dikiliyordu. Bazen kürdünü kalın kumaştan biçiyor ve astarı ile yüzü arasına yün koyup kapitone dikişle dikiyorlardı. Bu durumda da onun kenar dikişlerine kürk şerit dikiliyordu.
Kürdü yarım kollu dikildiğinde “eşmek” adını alıyordu. Eşmeğin koltuk altında kesik bırakılıyordu.
Canlık (içlik): mevsimlik kadın giyimi olup, özellikle maddi durumu iyi olmayan fakir ailelerin kullandığı üst giyim çeşidi idi. Canlığın şekli kürdü ve eşmeğe benziyordu. Onlardan farklı olarak, canlığın hem yüzü, hem de astarı kumaştan biçiliyor ve arasına yün dizip kapitone dikişle dikiyorlardı. Canlığı kışın hem kadınlar, hem de erkekler giyiyorlardı
Azerbaycan Geleneksel Kadın Baş Giysileri
Kadın baş giyimleri: 19. Yüzyıl kadın baş giyimleri, tipolojik açıdan, 18. Yüzyılın baş giyimleri ile benzerlik oluşturuyor. Dönemin kadın baş giyimleri başa geçirilen ve başa bağlananlar olarak iki grupta toplanıyordu. Birinci gurup baş giyimlerine külah, tesek, çutgu, cuna, arakçın, dinge; ikinci guruba ise çeşitli ölçülerde ve farklı adlarla bilinen başörtüleri, yazma (leçek), çalmalar, kelağayı, şal, eşarplar, nigab, rübed, çarşaf, duvak girmekteydi.
Çutgu (bone): Azerbaycan’ın Şeki, Guba, Şamahı ve Bakü şehirlerinde çok giyilen çutgunu kadınlar saçlarını ve örgülerini içine toplayan bir çeşit saç torbası olarak kullanıyorlardı. Bu nedenle de çutgu herkesin baş ölçüsüne uygun yapılıyordu. Başa çutgu bağlandığında tesek giyilmezdi. Çutgunun hem günlük, hem de bayramlık çeşitleri vardı. Çutgu, her iki tarafı açık torbaya benziyordu. Koyu renkte ipek kumaştan astarlı dikilen çutgunun uç kısımlarına süsleme yapılıyordu. Kadınlar önde çutgunun alın kısmına “çutgugabağı” (çelenk) denilen aksesuar takarlardı.
Cuna: üçgen veya dörtgen şekilli ince pamuk kumaştan dikilen baş giyimi idi. Cuna ve çutgu genelde saçları bir araya toplamak ve üzerine giyilen pahalı baş giyimlerini saç terinden korumak için kullanılıyordu.
Arakçın (tesek): Çok giyilen kadın baş giyimlerinden biri de yuvarlak şekilli arakçın idi. Kadın arakçınlarına çeşitli renkte ipek veya gülebetin ipliklerle işleme yapılıyordu. Şirvan bölgesinde kadın arakçınları “tesek” adlandırılıyordu. Gelinler genelde düğün günü başlarına pahalı kalın kumaştan yapılmış tesek giyerlerdi. Çoğu zaman teseğin üzeri alın kısmında iki sıra sikke pulla süslenirdi.
Kadın ayak giyimleri: 19-20. Yüzyılın başlarında Azerbaycan’da kadınların başlıca ayak giyimleri yün ve ipekten örülmüş çoraplar, badış, çarık, başmak, şetel, çust, neleyin, mesh ve çizme olmuştur.
Neleyin: şehir kadınlarının ev ortamında giydikleri ayakkabı çeşidi idi. Neleyin başmaktan farklı olarak kısa topuklu idi. Onun üst kısmı kumaştan yapılıyor, üzeri işlemelerle süsleniyordu. (Resim 3.25)
Çizme: Eski dönemlerde olduğu gibi elit kadınlar bu dönemde de uzun deri çizmeler giyiyorlardı. (Resim 3.24)
Tufli: 19. Yüzyılın sonu ve 20. Yüzyılın başlarından itibaren şehir kadınları arasında “tufli” denilen Avrupa ayakkabıları giyilmeye başlanmıştır.
T.C. MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TEKSTİL VE MODA TASARIMI ANA SANAT DALI
Yüksek Lisans Tezi
Hazırlayan: GULMIRA SHAHVERDIYEVA