İSLAMA GÖRE MERASİMLERDE KIYAFET KURALLARI

arap kiyafeti
Tarafından | 9 Ocak 2022

Merasimlerde Kıyâfet

Kişinin kendi kişiliğinin ve değerlerinin yansıması olan kıyafetin etki alanın çok geniş bir yelpazesi olduğuna daha önce değinilmişti. İnsanların tanımlamanın bir biçimi olan kıyâfet, günlük hayattan özel günlere kadar her zaman bulunduğun durumu en bariz biçimde ifade eden semboldür. Bu sebeple kişilerin resmi törenlerde ve sosyal hayatta insanın hayatının her alanında yer alan merasimlerde kullanılan kıyafetlerin gösterdikleri dini simgeler ve bunun genel durumunun nasıl olduğuna değinilecektir.

Resmi Merasimlerde

Dini değerlerin, coğrafyanın ve yaşadığı bölgenin kültürünün kıyâfet üzerindeki etkisi bilinmektedir. Kuzeylerde yaşayan biri ile ekvatordaki çöl ikliminde yaşayan birinin aynı türden kıyâfet giymesi beklenilmemektedir. Kıyâfet üzerinde iklimin etkisi olduğu kadar ekonomik durum ve sosyal statünün de etkisi göz ardı edilmemelidir.

İslam toplumunun ilk dönemlerinde ekonomik durumun düşük olması ve dinin emrettiği sade ve mütevazı hayatı idame ettirme çabasıyla basit ve gösterişsiz kıyâfetler ön planda olmuştur. Ama bunların yanında maddi gücü yerinde olan Arapların en kaliteli ipek kumaşlardan yapılmış elbiseler giydiği de bilinmektedir.

Sosyal Hayatın Gereği Olan Merasimlerde Kıyâfet

Nişan Merasimlerinde Kıyafet

Nişan, evlilik yolunda yapılan ön hazırlıklardandır. Bölgenin kültürüne göre değişiklik göstermekle beraber çeşitli kutlamalar yapılmaktadır. Geleneklere veya tercihe göre abartılı merasimlerde icra edilmektedir. Merasimlerde dikkat çeken unsurlardan birisi de giyilen kıyafetlerdir. Nişan, vb. törenlerde bir defa giyilecek elbiselerle ciddi boyutlarda israf olmaktadır. Bir defa yaşanılacak özel bir gün için gelinin setr-i avrete, dini hassasiyetlere uymaması uygun bir davranış olmamaktadır. Herkes tarafından bu şekilde olması, adet veya gelenek kabul edilmesi de dinin gerçeklerini değiştirmemektedir. Bu sebeple tercih edilen kıyafetin setr-i avrete uygun, ekonomik olarak tarafları zorlamayacak nitelikte olması en güzel olanıdır.

Düğün Merasimlerinde Kıyafet

Düğün, evlenecek çiftlerin yeni bir hayata başlama gayesiyle yaptıkları kutlamadır. Düğün kutlaması genellikle eğlence ile bağdaştırılır. İslam’da düğün için özel bir merasim şeklinden bahsedilmez. Ancak Peygamberimiz (s.a.s.) “nikâhta helal ve haram arasındaki fark, evlenmekte def çalmak ve duyurmaktır” buyurmuştur. Düğünde evlenen kişilerin kutlama ve hazırlıkları örfe göre yapılmaktadır. Bu kısıtlama ve hazırlıklar din, ülke, bölge vb. faktörlere göre değişiklik göstermektedir. İbn Hacer, Ümmü Ri‘le’nin gelinleri süslemek ve bezemekle meşgul bir kadın olduğu ve bunu Peygamberimiz (s.a.s.)’in onayını alarak yaptığını aktarmaktadır.

Düğün günü özel bir gün olduğundan bu süreçte de giyim kuşama özen gösterilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta dinin emrettiği ölçü çerçevesindeki kıyafetle merasime gelmek ve israftan uzak durmak; bir defaya mahsus denilerek hatalar yapmamaktır. Mesela özellikle gelinin mahremlerinin dışında başkalarının görebileceği ortamda setr-i avrete uymayan hatta dekolteli gelinlikler tercih etmemesi gerekir. Kadınların bulunduğu ortamda dahi olsa fotoğraf, video veya farklı sebeplerden dolay bu durum fitneye ve günaha sebep olabilmektedir. Başı ve yüzü örtme âdeti olarak bilinen duvak örtüsü çok eski zamanlara dayanmaktadır. Evlenme törenleri başta olmak üzere geçiş merasimlerinde gelenek halinde sürdürülmüştür.

Hatta İslam dışında halâ varlığını sürdüren Hint Kültüründe evlilik, cenaze gibi önemli merasimlerde üst sınıf Hintli erkekler de yüzlerini duvağa benzer tarzda örtme geleneğini günümüzde de sürdürmektedir.

Günümüzde yapılan düğün merasimlerinde hassaten erkekler ile ortak alan kullanılması halinde giyilen gelinliklerin tesettüre uygun olması önemlidir. Ayrıca gelinlik ve damatlıklarda iktisat ölçüsüne de uyulmalı dolayısıyla israf sayımayacak bir gelinlik hazırlığı yapılmalıdır.

Sünnet Merasimlerinde Kıyafet

Sünnet, Türkçe’de erkeğin cinsiyet organın ucundaki fazla derinin alınmasıdır. Arapça’da karşılığı “hıtân”dır. Aynı zamanda yapılan merasim için de bu kavram kullanılmaktadır. Sünnet, hadis-i şeriflerde fıtrat gereği yapılan uygulamalar olarak kabul edilmiştir. Sünnet olma, Hanefî ve Malikîlere göre sünnet, Şafiî ve Hanbelîlere göre ise vaciptir.

Sünnet merasimleri farklı şekillerde kutlanmaktadır. Yapılan törenlerde çocuğun yaşına uygun şekilde mahremiyet sınırlarının ihmal edilmemesi dikkat çekilmesi gereken hususlardandır. Bunun yanında sünnet olan çocuğun sağlığına zarar vermeyecek giysilerin tercih edilmesi gerekir. Bunun için özel olarak tasarlanmış giysiler de tercih edilebilir. Sünnet olan çocuğun dini motiflerin yer aldığı bir töreni hatırlaması kişiliğinin oluşumunda değerlerine bağlılığı arttıracağı sebebiyle Hanefîler çocuğun temyiz çağında sünnet ettirilmesini daha uygun bulmuşlardır.

Yas Tutma

Dünya da her şeyin başlangıcı ve sonu olduğu gibi insan hayatının da dünyadaki son evresi ölümdür. Ölüm müslüman için bir son değil, ahiret hayatının başlangıcıdır. İman ve bilgiye rağmen ölüm herkes tarafından kabul edilebilir olsa da acı ve hüzün ile sonuçlanmaktadır. İnsanın içerisinde bulunduğu ruh hali kıyâfetlerine de yansımaktadır.

Bilindiği üzere birçok kültürde üzüntüyü ve yası göstermek üzere farklı renklerde elbise giyilmektedir. Avrupa’da yas kıyâfetlerinin siyah olmasındaki başlangıç Roma toplumunun cenaze törenlerinde siyah giymesiyle başlamıştır. Ölen kişinin anne ve babası siyah kıyâfetlere bürünürlerdi.

Orta Çağ’da insanlar siyah giyerek ölünün onları göremeyeceğini düşünür ve onları ölülerden koruduklarını düşünürdü. Aynı zamanda dulların tekrar evlenmelerine veya ölünceye kadar tanınmasını sağlamaktadır.

Uzak Doğu ülkelerinden Çin’de yas günlerinde geride kalanların beyaz elbiseler giyerek ölen kişinin saf ve temiz bir âleme, göğe gittiğine inanılmaktadır.

İslam’da bir kadının üç günden fazla simsiyah yas elbiseleri ile kocasına görünmesi yasaklanmıştır.

Zeynep bint Ebu Seleme’nin bir rivayetine göre ‘’Resulullah (s.a.s)’ın Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadının zevcinden başka bir ölü için üç günden fazla yas tutması helal olmaz” buyurmuştur.


Kaynak ve geniş açıklama: https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=aEzj_IdWAsjiSAfK3qwrBqsnuSWQdpsclLu8eeI793c4NTgI35JATpR6dud0Yes2

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir