KIRKYAMA TEKNİĞİ VE TARİHSEL GELİŞİMİ

kırkyama
Tarafından | 3 Nisan 2023

Kırkyama farklı doku ve renklerdeki zıt kumaş parçalarının birbirine dikilmesiyle oluşturulan yeni bir kumaş parçasını ifade etmektedir. Yeni oluşturulacak bütün haldeki kumaş, elde dikiş teknikleriyle veya makinede dikilerek farklı yöntem ve tasarımlarla yapılmaktadır.

Literatüre bakıldığında birçok halk kültürünün geçmişinde var olan ve yapılışındaki mantık olarak her zaman parçadan tüme varan anlayışla yapıldığı görülen bu yama tekniği, kimi coğrafyalarda ise ufak teknik ve stil farklılıkları yaratılarak oluşturulmuş şekilde kendine yer edinmiştir.

Başlangıçta ekonomik olarak çeşitli ihtiyaçları karşılaması amacıyla gelişen parça birleştirme tekniği, zaman içerisinde görsel beğenisi yüksek olan ürünler biçiminde üretildiği ve sanatsal değer kazandığı tarihi gelişimine bakıldığında söylenebilmektedir.

Özaslan (2001, s.4) kırkyamanın en geniş anlamda çeşitli ürünler elde etmek amacıyla farklı kumaş parçalarını bir araya getirerek “parça birleştirme” prensibine dayalı bir teknik olduğunu ifade etmektedir. Bu parça birleştirme tekniğinin ülkelere özgün bilinen farklı birçok ismi mevcuttur. Avrupa ve Amerika’da “patchwork”, Azerbaycan’da “gurama”, Kore’de “jogakbo”, Avustralya’da “wagga” ismiyle bilinmesi bunlardan sadece birkaç örnektir. Verilen isimlerdeki bölgesel farklılıklar; günlük rutin olaylar, yaşanılan coğrafya, din faktörü, tarihi önemli olaylar vb. gibi birçok durumdan esinlenerek gelişmiş ve tanımlanmıştır.

Ülkemizde ise yöreden yöreye bile değişen farklı birçok isimler alsa da en çok bilinen ismi “kırkyama” dır.

“Yama” teriminin sözlük anlamı eski veya yırtık bir nesneyi onarma, kapatma şeklindedir. “Kırk” sayısı ise Anadolu kültüründe simgesel bir değer yüklenmiş terim olarak bilinmektedir. Günlük yaşamda bekleme süresi ya da yuvarlama sayısı olarak da kullanılan “kırk” sayısı dini inanışlarda, deyim ve atasözleri cümlelerinde, efsane anlatılarında, hikâyelerde, şiirlerde ve belirli törenlerde halk arasında sık kullanılan bir sembolik ifade olması açısından önemlidir.

Kırkyama tekniğinin bilinen birçok farklı anlamda ismi olsa da işlevi ve yapılışındaki mantık bakımından aynı ritüeller uygulandığı görülmektedir. Bu teknik, parçalara bölünmüş haldeki kumaşların basit tekrarlar ya da karışık desenli düzenlemeler halinde tek bir yüzey oluşturulması mantığını ifade etmektedir.

Geniş bir yelpazede kullanım olanaklarına sahip olan parça birleştirme işi, küçük dokuma veya örme kumaş parçalarına, aynı veya farklı boyutlarda geometrik, kıvrımlı veya diagonal şekiller vererek belli bir kompozisyonda istifleme tekniğidir. Çeşitli desenlerdeki kumaşların sistematik halde bir araya getirilmesini sağlayan uygulamaya Avrupa’ da bir tür mozaikleme işi de denilmektedir. Ayrıca Cubrıc ve diğerleri (2014) bu kumaş birleştirme tekniğinde orijinal ve etkili sonuçlar ortaya çıkarabilmede:

  • Yapılan yama çalışmasında kullanılacak dokuma veya örme kumaş parçaların seçiminin,
  • Kontrast yapmak için açık/koyu renklerdeki kumaş numunelerini bağlamadaki doğruluğun,
  • Katlama veya çeşitli tekniklerle bütün kumaş oluşturacak geometrik desen seçimlerinin, en önemli üç faktör olduğunu ifade etmişlerdir.

Tarih öncesi çağlarda gündelik yaşamların araştırılmasıyla elde edilen bilgilerde bedevi kadınların eldeki sınırlı imkânlardan ötürü koyun ve deve kılından yapılmış dar şeritli kumaş parçalarını birbirine ekleyerek bütün kumaşlar çıkardıkları, çeşitli ihtiyaçları karşılayan örtüler ve barınmak için çadır bezleri yaptıkları bilinmektedir. Hatta çadır sahibinin ekonomik durumu kullanılan yamalı bez parçalarının uzunluğu ve sayı adedine bakılarak anlaşılabilmekteydi.

Geçmiş dönemlerdeki yamalı işlere bakıldığında aynı zamanda kültürel ve dini farklılıkları, gelenek öğelerini içeren çalışmalar dikkat çekmektedir. Toplumlar için ortak değerler olan ülke bayrağını, mensubu olunan dinleri, noel baba, çam ağacı gibi çeşitli motifleri, bir ülkenin mimarisini yansıtan figürleri sembolik değerler kapsamında motiflere dökerek kullanmışlardır.

İlk olarak Avrupa’ da bir sanat ekolü konumuna getirilmiş olan yama işi tekniği, toplumun her kesiminden insan tarafından yapılmaktaydı. Zengin ve fakir halk sınıfı olarak ayrılan insanların yaptıkları yamalı işler, kullandıkları kumaşlar, tasarım düzenindeki şekiller, dikiş tekniklerindeki farklılıklara bakılarak birbirinden ayırt edilebilmekteydi. Aile geleneklerinde daha küçük yaşlardaki kız çocuklarına dikiş yapma becerileri kazandırılır ve özellikle bir tür iğne işi anlamına gelen yama tekniğinin temel dikiş teknikleri öğretilirdi.

Kapitone ve Kırkyama

Kapitone ve kırkyama tekniği, birbiriyle iç içe olan ve birbirini besleyen yakın bir geçmişe sahip olmaları açısından birlikte incelenmesi doğru olacaktır. Webster, geçmiş ve günümüz tarihinde çoğu kez birlikte kullanılan bu teknikleri ikiz sanatlar olarak tanımlamaktadır.

Bir tür katmanlama işlemi anlamına gelen kapitone tekniğinin kökenleri Yakın Doğuya dayanmaktadır. Amerikan tarihi ise kapitonenin kendi kültürlerinden doğan teknik olduğunu savunmaktadırlar. Kuzey Amerika halk sanatında özellikle yama tekniğiyle birlikte kullanımı karakteristik özellik taşımaktadır.

İngiliz dilinde “Quilting” denilen bu teknik Anadolu’da Yorgancılık veya yorganlama olarak bilinen önemli bir tekstil el sanatıdır. Anadolu’nun çeşitli yörelerinde bitkisel motif, geometrik motif, yelpaze motifi gibi stillerle dikişleri yapılmıştır. Yorganların daha çok gelin çeyizinde çift kişilik olarak yaptırıldığı ve kumaşın yüzü olan bölümde ipek saten, arasında pamuk elyaf veya yün dolgusu, astarı için ise pamuklu kumaşlar tercih edildiği görülmektedir.

Kapitone tekniği sadece yorgan olarak değil kıyafet, çeşitli aksesuar ve örtülerin yapımında da kullanılmıştır. Kırılgan olan dayanaksız tekstil ürünlerinin güçlendirilmesiyle birlikte soğuğa, basınca ve darbeye karşı dayanıklı katmanlı örtülerin, giysilerin yapımına olanak sağlayan teknik yoğun olarak kullanıldığı dönemlerde ilgi görmüştür. Kapitone işleminde, ortası genellikle elyaf, yün, pamuk veya başka malzemeyle doldurulan üç kumaş parçasının çapraz, dairesel, spiral veya dalgalı gibi dikiş tekniklerinin uygulanması ile yapılan adımlar izlenmektedir. Bunlarla birlikte ortaya çıkan rölyef karakterinin vurgusu dekoratif bir değere sahiptir.

Nitekim çağlar boyu her toplumda farklı şekillerde kullanılan motiflerin karakteri o toplumun gizli kalmış yanlarını ortaya çıkaran ve geçmişle bir köprü kurmayı sağlayan en güçlü simgeler olmuştur.

Çoğu Avrupa ülkesinde benzerlik gösteren yorganlar bazen de yapısal olarak farklılık göstermektedir. Fransa ve İtalyan halkı tarafından genellikle iki katmanlı daha ince yapıda keten ve pamuklu yatak örtüleri tercih edilirken, Hollanda ve Almanya’da kalın kadife ve brokar yatak örtülerine daha sık rastlanmaktadır. Kapitone yorganlar halk arasında aktif olarak kullanılan ve çabuk yıpranan tekstil ürünleri olduğu için günümüze az örnekleri ulaşabilmiştir. Yakın Doğu’da Haçlılar tarafından Avrupa’ya getirilen kapitone tekniği, geçmiş dönemlerde birçok faydacı tekstillerin yapımında da kullanılmıştır. Savaş dönemlerinde askerlerin ağır zırhlarının altına hem zırhın sert yapısına karşı bedeni korumak hem de ani ve savunmasız bir anda oluşabilecek bir darbeyi hafifletmek amacıyla kalın kapitone gömlekleri yapılmıştır.

Aynı zamanda kapitone tekniğinde yapılmış ceket ve pelerinler, doğanın çetin şartlarından korunmak ya da zengin dikiş teknikleriyle bezenerek görsel tarz yakalamak amacıyla avcı yeleklerinde de kullanılmıştır (Bkz. Görsel 3.1). Görselde bulunan avcı yeleği ağaç, tavus kuşu, aslan, çiçek motifleriyle bezenmiş ve beyaz zemin saten üzerine zincir dikişiyle işlenmiştir.

kapitone yelek

Görsel 3.1. 1620-1630 yıllarına ait kapitone kadın avcı yeleği

Kırkyama ve kapitone kombinasyonunun bir arada uygulandığı tasarımlarda, kapitone dikişi için parçalardan bağımsız yeni bir desen çizimi yapılabilir veya parça kumaşların birleşim yerleri takip edilerek katmanlama işlemi tamamlanabilmektedir.

Avrupa’da köklü bir geçmişe sahip olan kapitone giyimde süsleme amaçlıda kullanılmaktadır. Altın ipeklerle nakış yapılan, inci ve farklı türlerdeki boncuklarla süslenen kapitone giysiler özellikle zengin kesimler tarafından sıkça giyilmiştir.

Yine Avrupa’nın çeşitli kıtalar keşfetmesine bağlı olarak Kraliyet saraylarındaki yaşamda büyük zenginlikler yaşanmıştır. Özellikle saray kadınları ağır mücevherlerden yapılmış takılar kullanmış ve ağır altından yapılmış ipliklerle işlenmiş ipek kumaşlardan kıyafetler giyinmişlerdir. Saray kıyafetlerinde ipek kumaşların tarih boyunca birçok farklı desende yapılmış örnekleri günümüze kadar ulaşmıştır.

İpek kumaşlar ince olduğu ve ağır malzemeli işlemeleri kaldırmadığından dolayı bu kıyafetlere kapitone tekniği uygulanarak güçlendirilmesi sağlanmıştır. Kapitone tekniği, sağlamış olduğu imkânlarla birlikte Avrupa’daki giyim stillerinde yaygın yelpazede kullanılır olmuştur. Kapitoneden yapılmış çocuk kıyafetleri, şapkalar, iç çamaşırlar, işçi kıyafetleri diğer kullanılan giyim gruplarıdır. Özellikle 18. Yüzyılın sonlarında ipek tafta veya satenden yapılmış kombinezonlar oldukça rağbet görmüştür.

Kapitone kullanımına Anadolu’da Osmanlı saray giyiminde de rastlanmaktadır. Sıcak tutma özelliğinin sağlanması amacıyla içi pamukla döşenmiş, boyuna el dikişleri uygulanan kışlık padişah kaftanları kapitoneli kaftanlar olarak bilinmektedir.

Özellikle Avrupa’da 18. yüzyılda zirveye ulaşan kapitone tekniğinin giyimde kullanımı 20. yüzyılın moda tasarımcılarına da ilham olmuş ve giyimde kapitone tekniğini yansıtan kıyafet tasarımları örnekleri verilmiştir (Bkz. Görsel 3.2).

Görsel 3.2. Charles James tasarımı kapitone tekniğiyle yapılmış akşam ceketi, 1937, Pari

Görsel 3.2. Charles James tasarımı kapitone tekniğiyle yapılmış akşam ceketi, 1937, Pari

İmer (Tarihsiz), Kırkyamanın işlevsel tekniği bakımından kapitone yorgan tekniğinden doğan bir yöntem olduğunu ifade etmekte ve aynı zamanda kapitone örtülerin deseniyle kumaş parçalarına verilen geometrik motiflerin Batıda birlikte kullanılarak bir sanat ekolü oluşturulduğunu anlatmaktadır. Öncesinde Güney Fransa’da genellikle beyaz ipek ve keten kumaştan üretilen kapitone yorganlar halk arasında yaygın bir sanatı temsil etmekteydi. Daha sonrasında ise o zamanlar kapitone yorgan geleneğinin çok bilinmediği İngiltere’ye Marsilya üzerinden ihraç edilmiştir. Bu nedenle İngiltere de ister yorgan ister astar, ceket, yelek gibi giyim eşyası olsu n bunlar kapitone tekniği ile yapıldığı ve Marsilya üzerinden ithal edildiği için halk arasında hep “Marsilya yorganları” adıyla anılmıştır. Dokumacılığın geliştiği İngiltere’de yorganların dokuma tezgâhlarında işlenmesini sağlayacak teknik geliştirilmiş ve beyaz İngiliz yorganları renkli ipek işlemelerle süslenmiştir.

  1. Yüzyıl sonlarına doğru yorganlarda işlemelerin yerine hem ekonomik açıdan hem de dekoratif renkli tasarımlar sağlaması açısından parça kumaşlarla birlikte yama işi yapılan yorganlar kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca halk arasında yoksul evlerde ve yetimhanelerde yün çorap gibi atık malzemelerle doldurulan ve parça kumaşlarla yama yapılan ekonomik battaniyeler kullanılmıştır. Sonraki yıllarda İngiltere üzerinden Amerika kıtasına ithal edilen yamalı yorganlar Amerikan kültüründe yer edinen köklü bir değere dönüşmüştür.

Daha öncesinde genellikle ağır işlemeler yapılmış bütün kumaşlarla yorgan veya örtü yapmak fikri yerini parça kumaşlarla bütüne varma fikrine bırakmıştır. Öte yandan kapitone yamalar özellikle kırsal kesimlerde yaşayan halk tarafından popüler teknik olmasından ziyade gerçek bir ihtiyacı karşılamaya yönelik yapılmıştır. Örneğin İngiltere’de bir genç kızın çeyizinde en az bir, Amerika geleneklerine göre ise on iki yorgan bulundurma geleneği halk arasında yaygın olarak kabul görmekteydi. Büyük ebatlara sahip olan kapitone yorganlar, dikdörtgen şeklindeki ahşap çerçevelere gerdirilerek hane halkı tarafından beraber yapılabilmesi ve kolay dikilmesi sağlanmıştır.

Günlük temizlik ve çeşitli rutin işlerinden sonra genç veya çocuk yaştaki kızlar, anneler ve komşuları kapitone çerçevesinin etrafında toplanır birlikte çalışırlardı. Gelin çeyizi için yapılan bu yorganların merkezine genellikle kalp şeklindeki yama motifleri dikilerek kenar desenlerinde kırılmaların olması halinde evlilikte mutsuzluk ve ayrılık getirmesine inanıldığından dolayı planına ve yapımına ayrıca dikkat edilmiştir. Çerçeveye gerilmiş kapitone yorganlar en az yedi kişinin rahatlıkla üzerinde çalışmasına olanak sağlamaktadır. Halk arasında çok kıymetli aktivite olarak görülen bu toplanmalar, sadece kapitone yapmak değil aynı zamanda tarifler paylaşmak, yerel ve ailevi haberler vermek açısından da önem teşkil etmekteydi. Görsel 3.3’ te parça kumaşlar ve kapitone tekniğinin birleşimiyle yapılmış yorgan görülmektedir.

kapitone yelek2

Görsel 3.3. Baskılı pamuk,ipek,saten kumaşların kullanıldığı kırkyama ve kapitone tekniğiyle yapılan
yorgan,

Kapitone yamalardan, ayrıca soğuk kış aylarında evleri sert hava akımlarından korumak amacıyla ağır kapitoneli perdeler yapılmış ve hem pencerelere hem de kapılara asılmıştır.


Elif YILMAZ

YÜKSEK LİSANS TEZİ
Endüstriyel Sanatlar Anabilim Dalı
Danışman: Prof. Dr. Nilay ERTÜRK
Eskişehir
Eskişehir Teknik Üniversitesi
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü
Ocak 2023
Kaynak: https://tez.yok.gov.tr/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir