Aba Kumaş, az bükümlü yün malzemeli çözgü ile az bükümlü yün ya da tiftik atkılar kullanılarak bezayağı dokuma örgüsünde dokunan kalın bir kumaştır. Aba kumaş, geniş, kaba bir serjdir. Aba, dokunulduğunda sert bir his bırakır. Dokuma bittikten sonra su ve baskı yardımıyla kumaş ezilerek keçeleştirilmektedir. Keçeye göre daha yumuşak ve dökümlü, vücuda oturduğu için hareketleri kısıtlamayan, sıcak ve rutubet geçirmediği için kışlık ve yazlık olarak kullanılır. Dokumalarda desen yoktur. Aba dokuması, doğal kahverengi yün rengi, doğal siyah yün rengi ve kırmızı renkte ipliklerle dokunmaktadır. Aba dokumasından cepken, salta, yelek, cübbe, şalvar, potur, terlik, mest ve yağmurluk yapılmaktadır.
17. yüzyıldan giyim örnekleri arasında aba cepkenler ve gemici ayakkabıları genellikle modadaki yeniliklerin kaynakları arasında bulunmaktadır.
Örneğin; IV. Sultan Murat döneminde Abaza Mehmet Paşa’nın giyim kuşamı ile İstanbul’da tanınmış olduğu söylenmektedir. Çünkü çok özenli giyindiği anlaşılan bu Paşa’nın giysileri bütün gençler ve Padişah tarafından bile izlenmiştir.
Özellikle aba kumaştan kestirip giydiği cepken, şehirde kısa süre içinde moda olmuş, padişah da aynı cepkeni giyince ‘Abaza kesimi aba cepkenler’ bir anda İstanbul’daki gençlerin üzerinde görülmüştür.
Aba, ülkenin her yerinde üretilebilen kalın, koruyucu ve ucuz bir kumaştır. İstanbul’daki tezgahlarda da aba üretimi çok yaygındı. İstanbul’da birden moda olan aba cepkenlerin arkasında bambaşka nedenler vardı. Bu nedenlerin başında ‘Abacı’ ların eski adıyla ‘Büyük Kapalı Çarşının ve ‘Eski Bedesten’in dış esnafın en ünlüleri arasında bulunması yatmaktadır. İstanbul’da 300 dükkânda usta ve çırak olarak, toplam 700 kişi ‘Abacı’ olarak çalışmıştır