Geometrik motifler, tarih boyunca resim, seramik, heykel, mimari, geleneksel sanatlar ve tekstil gibi pek çok alanda kullanılmıştır.
Bu çalışmada ele alınan 20.Yüzyılda tekstil baskı tasarımı alanındaki sanatçıların yaratıcılıklarını kullanarak bıraktıkları izler, günümüz tasarımcılarına yön vermektedir.
Modern tekstilin ortaya çıkmasının endüstriyel devrimin gerçekleşmesi, pamuk işleme makinelerinin, dokuma tezgahlarının, baskı tekniklerinin ve teknolojik gelişimleriyle başladığı söylenebilir. İlk endüstriyel devrim (1760-1830) İnglitere’de 18’inci yüzyılda başlamıştır. Endüstriyel hareket, Avrupa’da üretim ile alakalı yeni buluşların hayata geçmesiyle başlamıştır. Özellikle süreç, hızlı dokuma tezgâhlarının tekstil endüstrisinde ortaya çıkışının ardından fabrikasyonun gelişmesiyle hız kazanmıştır.
İkinci endüstriyel devrim ise elektrik ve petrolün kullanılmasıyla başlamıştır. Bu dönem 1870’lerden 1914’e kadar sürmüştür. Elektrik motoru, telefon, telgraf gibi icatlar yapılmıştır. Son olarak üçüncü Endüstriyel Devrim veya Dijital Devrim 1980’lerde gelişmeye başlamış ve günümüze kadar gelmiştir. Üçüncü sanayi devrimi döneminde de bilgisayar, elektronik ve bilgi teknolojileri sanayi gelişmiştir.
Morris’in yarattığı desenlerdeki kompozisyonlarda çizgisel nitelik ince ve zarif; çizimler ve formlar ise dinamiktir. Denetimli çizgiler ile geometrik ayrıntılar tekstil tasarımına dekoratif bir ayrıcalık vermiştir. Morris, tasarımlarının çoğunu tekstil baskıcılığı ve duvar kağıtları için gerçekleştirmiştir.
Arts and Crafts hareketi İngilterede etki gösterirken ve gelişirken Paris Exposition Exhibition 1889 sergisi ile Art Nouveau adlı yeni bir akım da Fransa’da başlamıştır. Çağdaş stiller, geçmişteki ana akımların ortaya çıkardığı buluşların üzerine kurularak tasarlanmışlardır ve bunlardan biri de Art Nouveau hareketidir. Mimari, kümaş ve tekstil ürünlerinin tasarımında kullanılmasından ötürü başlı başına yeni bir stil olarak kabul edilen bu hareketin öncüsü Henry van de Velde’dir. Henry van de Velde, sanatçı ve endüstri arasındaki bağlantının üzerinde özellikle durmuştur ve tekstil ürünleri, jakarlı dokuma elbiseler, parçalı kumaşlar, halılar ve duvar kağıtları tasarlamıştır.
Rene Beauclair’nin eserlerinde bulunan soyut şekil ve ince, karmaşık çizgilerle oluşturduğu plastik dil, ritmik motifler yoluyla tekstil baskı tasarımlarına yansımıştır. Geometrik desenler üzerinde birbirlerine dolanan, bir kompozisyon ahengi yaratan daha büyük ve daha küçük geometrik şekilleri görmekteyiz. Kıvrımlı çizgiler, desenler üzerinde ekseriyetle görünmekte ve kompozisyonun hareketliliğini sağlamaktadır. Görsel denge ve ahenk küçük ve büyük elementlerin birbirleri ile olan karşılıklı bağlantı halleri ile elde edilmektedir.
Avrupa’da 20. YY. Başlangıcından Günümüze Kadar Tekstil ve Moda Alanında Kullanılmış Geometrik Desenler
Dokuma,baskı ve giysi alanlarında kullanılan geometrik desenler, Avrupa’da moda kavramının ortaya çıkmasıyla, 20.yy.da geometrik desenlerin örnekleri,aralarındaki benzerlikler,farklılıklar,renk,kompozisyon,özellikleri ve giyside kullanımları bakımından on yıllık dönemler halinde incelenmiştir.19. yüzyılın sonları ile 20. Yüzyılın başlarında hızlanan teknolojik gelişmeler, sanatta geometrik motiflerin gelişmesine sebep olmuştur. Bu durumun özellikle Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıktığını söyleyebiliriz.
1900-1910Yılları Arası Tasarlanmış Geometrik Desenler
20’inci yüzyılın başlarında, tekstildeki değişim ve yenilikler Josef Hofmann ve Koloman Moser tarafından yapılmıştır. 1903’te Viyana’da da Weinner Werstatta adlı bir sanat stüdyosu kurmuşlardır. Bu hareketin kurulmasındaki amaç Avusturya’da, modernizmin temellerini sanatçılar ve zanaatçilerle iş birliği yaparak atmaktır. Bu harekette geometrik biçimler tekstil desenlerinin yaratılması sürecinde ana motifler olarak kullanılmışlardır.
Hoffman’ın geometrik stili tümüyle soyut bir üslubun ortaya konulmasıdır. Hoffman tasarımlarında, zihinde üçüncü bir boyut ve persfektif algısı yaratan düz çizgiler kullanmıştır. Desenler simetrik ve dikdörtgen şekillerden meydana gelmekteydi ve elde edilen bu kompozisyon tıpkı bir mozaik gibi gözükmekteydi.
Motifler, daha küçük simetrik formlar ve keskin çizgilerle birbirine bağlanmış tutarlı geometrik formlardır ve kompozisyon içinde bir ahenk ve denge hali meydana getirmektedir.
Wiener Werkstatte’nin tekstil baskı geometrik desenlerindeki ve duvar kağıtlarındaki kompozisyonun renklı ve yoğun etkisi dikkat çekicidir. Bu çalışmalar, simetrik bir düzene ve köşeli, doğrusal çizgilere sahiptir.
Koloman Moser’in çalışmaları sahip olduğu dinamik stilini, dalgalı çizgilerine ve dekoratif etkisine borçludur. Şekiller sanki canlanacak ve bitkiler gibi büyüyerek yeni bir form alacak gibi durmaktaydır.
Wienner Werkstatte sanatçıları soyutlamanın heyecan verici yeni formlarını geliştirerek 1910’lar ve 1920’ler boyunca desen tasarımının değişiminde önemli bir rol oynamışlardır.
Wienner Werkstatte’te akışkan formlara ek olarak geometrik biçimler yüzey tasarımlarının kilit elemanları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Samuel Simon,1907’de serigrafi işleminin ilk patentini almıştır. Bu nispeten ucuz ve az zahmetli kumaş baskı yöntemi, değişen moda trendlerinin hızına ayak uydurmayı mümkün kılmış ve tasarımcıları pahalı blok baskı yöntemlerinin ya da rulo baskı makinelerin kısıtlayıcılığından kurtarmıştır.
Yeni keşifler ve patentler ortaya çıktıkça tüm Avrupa ve Amerika ’da kumaş baskıcılığı yayginlaşmıştır. Bu yenilikler tekstil baskı endustrisinde, özelikle de moda kumaşlarında devrime yol acmıştır.
1910-1920 Yılları Arası Tasarlanmış Geometrik Desenler
Weiner Werkstattein okulunun tasarımından etkilenen ve ilham alan moda tasarımcısı Paul Poiret (1879-1944) kendi sanat stüdyosunu 1911’de Atelier/Maison Martine adıyla Paris’te kurmuş ve ressam Raoul Dufy(1877-1953) ile birlikte soyut geometrik tasarımlar yapmıştır.
Avusturya’da Weinner Werkstattein ve Paris’te Atelier/Maison Martine’nin yarattığı soyut stilin gelişiminden etkilenerek, araştırarak, analiz ederek ve ilham alarak ressam Roger Fry, İngiltere’de Omega Workshop adlı yeni bir sanat stüdyosu açmıştır.
Geometrik desen tasarımında çağdaş yaklaşımın gelişimi modernizm’in gelişmesi için de bir temel oluşturmuştur. Tekstil ve dekoratif sanatlarda geometrik motifler, Bauhaus Okulu’nun çalışmalarında özellikle belirgindir.
Birinci Dünya Savaşından sonra bu dönemde, Bauhaus Sanat Hareketi 1919 tarihinde kuruldu. Walter Gropius’un kurucusu olduğu bu hareket sanatla zanaati ve teknolojiyi aynı çatı altında buluşturdu. Böylece ilk defa tekstil tasarımı ve dekoratif ürünler insanların gündelik yaşamında yer almaya başladı. Anni Albers, Otto Berger, Gunta Stölzl Bauhaus’taki önemli tekstil tasarımcıları arasındadır ve basit geometrik formları belirgin renklerle birleştirerek bir bütün oluşturan yeni bir stil ortaya çıkarmışlardır.
1920-1930 Yılları Arası Tasarlanmış Geometrik Desenler
Bütün bu Endüstriyel Devrim bizi 19’uncu yüzyılın ikinci yarısı ve 20’inci yüzyılın başlarında yaşadığımız zorluklarla karşı karşıya getirdi ve insan medeniyetini kökten değiştirdi. Bu değişim sanatın ve tasarımın bütün katmanlarından süzülerek saflaştırıldı. Sanatsal ifadenin geometrik saflığı ve minimalist yaklaşımı, De Stilj, Bauhaus ve erken modernist akımlar doğrultusunda yeniden organize edilebilir.
”Neo Plastisizm, plastik sanatlarda dikey ve yatay çizgilerinden arayan ve ana renkler olan sarı, kırmızı ve mavinin kullanıldığı bir sanat akımıdır. Genel olarak bakıldığında Neo Plastisizm, renkler ve basit geometrik biçimler arasındaki ilişkileri araştıran, geometrik formlar ve çizgiler üzerinde duran ve figurative çağrışımı andırabilecek her türlü görünümün terkedildiği bir anlayıştır. Neo-Plastisizm göre, sanat yapıtı, doğaya karşı geometrik bir düzeni ifade eder. Bu geometrik düzen temelde bir mimarı yapıdır. Çünkü her resim, dikey çizgilerin, temel renklerin ve onların karşıtları olan yatay çizgilerin, nötr renklerin biçim kazanmış hali ve bu anlamda da kompozisyonda kullanılan elemanların harmonisidir.”
Ressam Piet Mondrian, siyah kalın çizgilerle çerçevelenmiş, güçlü renklere boyanmış dikdörtgenler kullanarak basit bir soyut kompozisyon oluşturmuştur. Moda tasarımında, bu kompozisyon tasarımcı Yves Saint Laurent’nin kumaş üzerine yaptığı baskılara ilham kaynağı oluşturarak bir koleksiyon hazırlamasına neden olmuştur.
Sonia Delaunay, renge ve renk uyumuna önem veren Orfizm Sanat Akımının temsilcisi bir ressamdır. Delaunay’ın tasarımlarında, soyut geometrik birimlerin oluşturduğu bir kombinasyon görürüz, basit birimleri ana motif olarak kullanılmaktadır.
1930-1940 Yılları Arası Tasarlanmış Geometrik Desenler
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra (1939-1945),tasarımcılar pamuklu, suni ipek ve naylon kumaşlarla koleksiyonlar yaptılar. Bu dönemdeki en ünlü tasarımcı Elsa Schiaparelli’dir.
Schiaparelli’nin farklı renklerdeki geometrik şekillerin birleştirmesi ile oluşturulmuş geometrik tekstil tasarımları mevcuttur. Tekstil baskıda geometrik şekillerin kombinasyonunu kullandığı eşsiz ceket tasarımı, Man Ray’in sanat çalışmalarından ilham almıştır.
1940-1950 Yılları Arası Tasarlanmış Geometrik Desenler
İkinci Dünya Savaşı ile gerçekleşen endüstrinin çöküşü, politik yıkım rejimini etkilemiştir. Bu sebeple basit formlar ve tek biçimlilik ortaya çıkmıştır. ” Bu yılların ünlü modacılarından Molyneux, Schiparelli, Lee Miller ve Dior’dur. İngiltere’de 1940 yılında kurulan“Cotton Board’s Centre for Colour, Design and Style” tasarım merkezi, 1941’de “Design for Textiles by Fine Artists ”sergisini “Palette and Loom” adıyla açmıştır. Bu sergide heykeltıraş Frank Dobson (1886-1963) ile ressamlar Duncan Grant (1885-1978), Paul Nash (1889- 1946), Graham Sutherland (1903-80) ve John Piper (1903-92) yer almıştır. 1939′ dan 1945’e kadar süren II. Dünya Savaşı’nın etkileri tekstil baskı tasarımında da görülmüştür.”
” Savaş sonrası döneme gelindiğinde; Amerika’nın varlığı Avrupa’nın her yerinde kendini hissettirmekteydi. Paris ve Milano houte-coutre dünyasında başı çektiklerini yeniden ispat ediyorlardı ama ellili yıllarla birlikte gençler arasında Amerikan giyim tarzi benimsenmeye başlanmıştı. ”
1950-1960 Yılları Arası Tasarlanmış Geometrik Desenler
2.Dünya Savaşı sırasında butiğini kapatan 1950’lerin en önemli modacısı Coco Chanel 1954’te butiğini tekrar açarak her zaman için geçerli, zarif, kadınsı, rahat, her keseye uygun kıyafetler tasarlar. 20. Yüzyılın ortalarında yaygın bir şekilde uygulanan film baskıda tasarımcıların deneyselliklerini arttırarak yeni form arayışlarını desteklemiştir. Film baskı tekniğinde kullanılan şablonun daha ucuz olması, fazla renk kullanılabilmesi ve film baskıda büyük ölçekli tasarımların basılabilmesi tasarımcıya özgürlük sağlamıştır.
Film baskıdaki gelişmeler 20’inci yüzyılın ortalarında yaygın olarak kullanılmasına ve modanın değişimine büyük katkıları olmuştur.
1960-1970 Yılları Arası Tasarlanmış Geometrik Desenler
Son yüzyılın altmışlı yılları kültürel, politik, ekonomik ve teknolojik alanlarda değişimler getirmişti.
Bu moda tasarımı için çok büyük bir önem arz etmekteydi. Bu on yılda da geometrik çizgi karşımıza çıkmaktadır. Mondrian’ın sanatı bu dönemde, bir çok tasarımcının ilham kaynağı olmuştur.
Altmışlı yılların sonlarına doğru figuratif ve soyut sanatta belirgin bir değişim yaşanmıştır. 1960’lı yıllarda etkili olan sanat akımlarından bazıları, Pop Art, Geç Resimsel Soyutlama(1964), Op Art (1964), Minimalizm(1960), Kavramsal Sanat (1960), Performans Sanatı(1960),Foto Gerçekçilik (1960),Süreç Sanatı (1960-1970),Arazi Sanatı (1960-1970) ve Post Minimalizm(1960-1970) dir. Optik sanat veya op art 1960’larda optik illüzyonlar ya da üçüncü bir boyut hissi oluşturan bir ifade formu olarak ortaya çıkmıştır.
Geometrik şekiller, ritmik bir formda düzenlenmiş ve optik bir izlenim vermekteydi. Op art, kumaşların ve giysilerin tasarımlarını da etkilemiştir. İngiliz sanatçı Bridget Riley’in optik çalışmaları, dönemin bir çok tasarımcısına ilham kaynağı olmuştur.
Op Art, resimde üçüncü boyut etkisini verme eğiliminin soyut sanatta ki şeklidir. Josef Albers ile Vasarely’nin temsil ettiği Op Art, optik aldatmalara, resim sanatına, aldatıcı bilimsel perspektif resmine itibar etmeyen yeni bir konstrüktivizm ve doğal olmayan yeni bir optik görüntü getirmiştir.
19’uncu ve 20’inci yüz yılda birbirinden esinlenmiş sayısız hareket ortaya çıkmıştır ve bunların çağdaş tasarımlara olan doğrudan etkileri açık bir şekilde görülmektedir.
Minimal sanat da moda tasarımını etkilemiştir. Çizgiler ve basit geometrik desenler optik illüzyonlar yaratmışlardır. Üç boyutlu etkiler dinamik renk geçişlerinde ve küçük şekillerden büyük geometrik detayların ortaya çıkarılmasında etkin bir şekilde kullanılmıştır. ”
1960’ların ilk yıllarının kısa, kullanışlı ve modern mini elbiseleri, Op Art ve Pop Art etkili kumaş tasarımları için mükemmel bir tual görevi görmüştür. Betsey Johnson bu iki akımdan esinlenmişse de, 1966’da tasarladığı üç elbisenin geometrik desenleri, bir terim olarak ilk kez 1964’te Time dergisinde, resimdeki göz yanıltıcı optik illüzyonları tanımlamak için kullanılan Op Art’a gönderme yapmıştır. Üç boyutlu etkinin,tasarımdaki renk geçişleri ile dinamik bir etki yakaladığı görülmektedir.
Geometrik desenler ile op ve pop art akımlarının canlı grafiklerini temel alan Johnson, modernitenin ticari birer ifadesi olan orta ölçekli,tek katlı basit düzenleri;halkaları,zik zakları ve baklava biçimlerini benimsemiştir.”
Emilio Pucci 20’inci yüz yılın en önemli baskı tasarımcılarından biridir. Pucci’nin soyut tasarımları, desenler, basit şekiller ve zikzak çizgiler üzerinde vurucu geometrik motifler yaratıyordu. 1960’larda bir statü sembolü olarak görülüyordu. Soyut baskıları ve rengarenk kombinasyonları ona baskıların prensi unvanını kazandırmıştır.
1970-1980 Yılları Arası Tasarlanmış Geometrik Desenler
Bu yıllarda Fransa’da Pierre Balmain, Ungaro, Kenzo, Lagerfeld, Daniel Hechter gibi birçok yeni modacı doğmuş, bu dönemde İtalya devreye girmiş ve Versace, Armani, Valentino, Gucci dönemleri başlamıştır.
Diane von Furstenberg Studio 1970 ve 1977 yılları arasında, tasarımcının imzası haline gelen ahşap görünümlü ve küçük ölçekli geometrik desenlerin baskılarını taşıyan, giymesi kolay,pamuklu ve suni ipek karışımı mini triko elbiseleri üretmiştir.
Wrap dress ( V yakalı belden kuşaklı, vücudu saran bir giysi modeli ),ilk olarak tasarımcı Diane Von Furstenberg tarafından 1973 yılında üretilerek devamında cesur baskı tasarımları ile hâkimiyetini sürdürdü.
Furstenberg yetmişlerin başlarından beri modanın kültürel tarihinin bir parçası olmuştur ve New York sosyetesinde beraber boy gösterdiği ilk kocası, Egon von Furstenberg ile “Örnek Çift”tarzıyla bir patlama yapmıştır. 1974’de piyasaya sürdüğü wrap dress,1997’de yeni den piyasa sürülmüş, kuşaklar boyunca kadınlar tarafından sevilmiş, giyilmiş ve adeta onun imza tasarımı olmuştur ve bu sayede kadınlar kendini güvende hissederken aynı zamanda stil sahibi de olmuşlardır. Diane von Furstenberg kırk yıla damgasını vurmuş, elbisenin, feminen gücün ve stilin öncüsü olmuştur.
Diana von Furstenberg, Anthony Warhol Kurumu ile wrap dresses, T-Shirtleri ve aksesuarları original tasarımlarla birleştiren, “Pop Culture Wrap Dress” adlı sınırlı sayıda bir koleksiyonda da ortak çalışmıştır. Tasarımlarda geometrik şekiller, hayvan motifleri ve çiçek figürleri işlenmiştir.
1980-1990 Yılları Arası Tasarlanmış Geometrik Desenler
1980’li yılları anlatımın sadeliği ile ön plana çıkmış olmasıdır. 1980’lerin başında boyalı iplikler ve yeni canlı renklerdeki pamuk ve akrilik iplikler seçimin igenişletmişti. Moda, sosyal politikalardan da etkilenmiştir.1980’li yıllardaki teknolojik gelişmelerin hız kazanması tekstilde kullanılan makinelerin gelişmesine katkı sağlamıştır. Minimalizim sanat akımının etkisi de modaya yön veren etkenlerin arasındadır.
1980’lerde Yoshi Yamamoto, Japon tasarımcı Avrupada popular oldu. Geometrik şekiller, kimono kollu, keskin renk kombinasyonlu giysiler sundu. Tasarladığı kıyafetlerde geometrik motiflerde futurizme olan ilgisini yansıtıyordu. Yaptığı çalışmalarla modanın kıyafetlerden daha fazlası olduğu fikrini veriyor ve amacın sadece stil değil, teknoloji, sanat ve bilim olduğunu savunuyordu.
Dönemde kullanılan eşkenar, dörtgen ve çizgili motifler, Koyu mavi, kırmızı, parlak sarı, kum, gri, beyaz, bej gibi renklerde görülmektedir. Kumaş cinsi olarak da bu dönemde tüvit, pamuk, yün, kaşmir, viskoz, tiftik kullanılmıştır.
20’inci yüz yılın sonunda moda, dijital teknoloji ve modern sanat arasındaki bağı temsil etmektedir. Teknoloji ve endüstriyelleşme arasındaki sembolik bağ, görsel elementlerin kombinasyonlarının moda dünyasında kullanılmasına olanak sağlamıştır. Aynı şekilde kumaş baskıcılığında da analog baskı tekniklerinin yanında dijital baskı teknikleri de kullanılmaya başlanmıştır.
Dijital baskı, her rengi kumaş yüzeyine basmak için ayrı bir düz ya da döner kalıbın kullanılmasını gerektiren serigrafinin zaman alıcı geleneksel yöntemlerinin aksine, dijital bir kameradan ya da bilgisayar ekranından doğrudan alınan bir görüntünün tek bir dijital akış içinde renk sınırlaması olmaksızın kumaşa aktarılmasına izin vermektedir. Serigrafide renklerin ayrılması, tam görüntünün elde edilmesi için her katmanın ve rengin kusursuz biçimde kaydedilmesini ve her rengin sırayla basılması, kurumasını gerektirmektedir.
Dijital baskı aynı zamanda en şeffaf ipeklerden ağır koton ve kadifelere kadar, şifon, jorjet, kanvas,saf yün, likra ve diğer esnek malzemeler gibi birbirinden farklı kumaş çeşitleri üzerinde uygulanabilir. Farklı kumaşlar en iyi sonucun alınabilmesi için farklı renklendiriciler ve farklı mürekkep uygulama yöntemleri gerktirir. Bu yöntemler arasında asit, tepkimeli, dispers süblimasyon ve pigment boyaları bulunmaktadır.
1990-2000 Yılları Arası Tasarlanmış Geometrik Desenler
1990’lar, moda endüstrisinin ekolojik materyallerin tekstil ve moda alanında kullanımı üzerine deneyler yapılmaya başlandığı yıllardır.
Organik pamuk, naylon kumaşlar koleksiyonlarda kullanıldı. Bu dönemdeki geometrik tasarımlar, soyut ve geometrik formların birleşimi şeklindedir.
Bu dönemde Prada’nın tasarladığı ceket, soyut çalışmanın amaçlandığı stillerin etkisinde kalmıştır. Tasarımın geometrisi ise kumaş ile kontrast bir ilişki içindedir. Materyallerin rengi, geometrik olarak soyut karelerle bir bütünlük oluşturmaktadır.
Bu gelişmelerde, tekstil üretiminin dijital devrimin yarattığı yeni fırsatlarla bir araya gelmesinin büyük etkisi vardır.
2000-2010 Yılları Arası Tasarlanmış Geometrik Desenler
2000’li yılların başında teknolojik, ekonomik gelişmeler modayı derinden etkilemiştir. Bu dönemde bu teknolojik gelişmelerin ışığında geometrik desenlerin yeniden ortaya çıkmasına öncülük eden Mark Eley ve Wakako Kishimoto olmuştur.
Moda eğilimlerinde farklı yöntemlerle oluşturulmuş yeni kumaşlar ön plana çıkmıştır. Desenlerde Polyester ve diğer kumaşların kullanımı artmıştır. Modern ve basit çizgiler, fonksiyonel giysiler ön plandadır.
Eley ve Kishimoto’nun çalışmalarında, Paul Klee ve Kandinsky den ilham almışlardır. Geometrik formların kullanıldığı güçlü baskılar, desen, form ve renk olarak çarpıcı etkiler ortaya çıkarıtmıştır. Ölçek ve oranın geometrisinin, renklerin derinliği ile olan ilişkisi de bu çalışmalarda istenen etkiyi yaratmıştır.
2010-2020 Yılları Arası Tasarlanmış Geometrik Desenler
21.Y.y.da birçok tasarımcı, koleksiyonlarını yaratabilmek için dijital sistemlerden faydalanmıştır. Kumaş desenleme ve baskı teknolojilerindeki yenilikler, Avrupa dışı kültürlerde de kullanılmaktadır. Elektroniğin gelişimi moda üzerinde büyük bir etki oluşturmuştur.
Baskı tasarımlarından ilham alan tasarımcılar daha soyut tasarımlara dönüştürdükleri formları kontrastlar ve canlı kombinasyonlar kullanarak sunmuşlardır.
Watanabe, tasarımlarında doğal kumaşların yanı sıra,kullandığı sentetik materyaller ile tanınan bir Japon tasarımcıdır. Geometri özellikle dikkat çekmeyen boyutlarla ve renkler ile.
Bu dönemde, dijital baskı tekniklerini kucaklayan ve kullanan ilk markalardan biri olan Basso & Brooke koleksiyonlarında, kaleydoskopik desenler ve canlı renklerden oluşan desenler kullanmıştır.
Markanın görünümü yıllar içerisinde payetli kumaşın üstüne baskı gibi karmaşık öncü tekniklerle değişmiş ve kumaşlar kendini 3 boyutlu bir parıltı olarak gösteren bir hal almıştır. Sayısız kaynaktan elde edilen görüntülerin kolajları kumaş dokularında polikromatik renk patlamaları şeklinde resmedilmiştir.
Goreth Pugh, bu dönemde, teknoloji ve tekstil alanında bilinen bir tasarımcıdır. Geleneksel olmayan malzeme modellerini kullanan fütüristik tasarımlarıyla tanınmaktadır. Çalışmaları fütüristik ve deneysel olmakla birlikte eserleri giyilebilir olup rağbet görmektedir. Beata Szenfeld, bu döneme ait olan ve sanatsal ve deneysel kreasyonlarıyla bilinen İsveçli bir moda tasarımcıdır.
T.C
MİMAR SİNAN GUZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ
GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ
TEKSTİL VE MODA TASARIMI ANASANAT DALI
TEKSTİL VE MODA TASARIMI PROGRAMI
Yüksek Lisans Eser Metni
Hazırlayan: Aida Hasanovic
Danışman: Prof.Gaye Kırlıdökme Belen
İstanbul /2019